Buna rağmen Sicistânî, İslam Felsefesi tarihinde ne Kindî ne de Fârâbî kadar bilinmektedir. Bunun nedeni, Sicistânî'nin sınırlı sayıda risalelerinin dışında, eserlerinin günümüze kadar ulaşmaması ve dolayısıyla felsefesinin yeterli derecede bilinmemesidir. Halbuki Sicistânî'nin felsefesini araştırmak ve ortaya çıkarmak bakımından, onun öğrencisi olan Ebû Hayyân et Tevhîdî'nin kaleme almış olduğu el-Mııkâbasât ve el-İmtâ' ve'l Mıı'ânese adlı iki eseri, tamamen Sicistânî ve çevresinin felsefesi etrafında teşekkül etmiş olan eserler olarak görünmektedir. Hatta ilki tek, diğeri üç cilt olan bu eserlerden Sicistânî'nin felsefesini bir kenara bırakırsak, geride birkaç parça şiir, birkaç parça da ahlak metninden başka bir şeyin kalmayacağını ifâde edebiliriz. Dolayısıyla Sicistânî'nin felsefesini öğrenmek bakımından durum o kadar olumsuz görünmemektedir. Bunu dile getirmemizin nedeni, hem kemiyet ve hem de keyfiyet bakımından, Sicistânî'nin felsefesinin, kendi risaleleri ve Tevhîdî'nin onun derslerinden almış olduğu notlar aracılığı ile araştırılabileceğine vurgu yapmaktır. Bu bakımdan Sicistânî ve Tevhîdî arasındaki, ilişkiyi, Sokrates ve Platon, arasındaki ilişkiye benzetmemiz de mümkündür.
Çalışmamız beş bölüm ve bir de sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde Sicistânî'nin dönemi, çevresi, hayatı ve eserleri; ikinci bölümde, Dil Felsefesi; üçüncü bölümde, Doğa Felsefesi; dördüncü bölümde, Din Felsefesi ve beşinci bölümde, İnsan Felsefesi ele alınmıştır. (Önsözden)
Buna rağmen Sicistânî, İslam Felsefesi tarihinde ne Kindî ne de Fârâbî kadar bilinmektedir. Bunun nedeni, Sicistânî'nin sınırlı sayıda risalelerinin dışında, eserlerinin günümüze kadar ulaşmaması ve dolayısıyla felsefesinin yeterli derecede bilinmemesidir. Halbuki Sicistânî'nin felsefesini araştırmak ve ortaya çıkarmak bakımından, onun öğrencisi olan Ebû Hayyân et Tevhîdî'nin kaleme almış olduğu el-Mııkâbasât ve el-İmtâ' ve'l Mıı'ânese adlı iki eseri, tamamen Sicistânî ve çevresinin felsefesi etrafında teşekkül etmiş olan eserler olarak görünmektedir. Hatta ilki tek, diğeri üç cilt olan bu eserlerden Sicistânî'nin felsefesini bir kenara bırakırsak, geride birkaç parça şiir, birkaç parça da ahlak metninden başka bir şeyin kalmayacağını ifâde edebiliriz. Dolayısıyla Sicistânî'nin felsefesini öğrenmek bakımından durum o kadar olumsuz görünmemektedir. Bunu dile getirmemizin nedeni, hem kemiyet ve hem de keyfiyet bakımından, Sicistânî'nin felsefesinin, kendi risaleleri ve Tevhîdî'nin onun derslerinden almış olduğu notlar aracılığı ile araştırılabileceğine vurgu yapmaktır. Bu bakımdan Sicistânî ve Tevhîdî arasındaki, ilişkiyi, Sokrates ve Platon, arasındaki ilişkiye benzetmemiz de mümkündür.
Çalışmamız beş bölüm ve bir de sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde Sicistânî'nin dönemi, çevresi, hayatı ve eserleri; ikinci bölümde, Dil Felsefesi; üçüncü bölümde, Doğa Felsefesi; dördüncü bölümde, Din Felsefesi ve beşinci bölümde, İnsan Felsefesi ele alınmıştır. (Önsözden)