#smrgKİTABEVİ Edebiyat Edebiyatçı Edebiyatımız - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6259752112
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199235239
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
192
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
280,00
Havale/EFT ile: 270,68
1199235239
622192
Edebiyat Edebiyatçı Edebiyatımız -        2025
Edebiyat Edebiyatçı Edebiyatımız - 2025 #smrgKİTABEVİ
280.00
Edebiyat/Edebiyatçı/Edebiyatımız üzerine yazdıklarını bir araya getiren A. Kadir Paksoy, bu yapıtını yaşadığı dönemin bir edebiyatçı tanıklığı olarak sunuyor. Ona göre, çağının tanığı olmak, edebiyatçı sorumluluğunun en başta geleni olsa gerektir. Ama bu sorumluluk, edebiyatçı tarih bilincine sahipse hakkıyla yerine getirilebilir. Aksi durumda, yani edebiyatçı tarih bilincinden yoksunsa bu tanklık yalancı tanıklıktan öteye geçemez.

Bu nedenle, bu yapıtında, üzerine eğildiği konuları tarihsel bağlamda ele alarak, tarih bilincinden yoksun “edebiyatçı”ların örneklerini veriyor.

“Kısaca belirtmem gerekirse” diyor, “1980'den sonra, büyük ölçüde tarih bilincinden yoksunluğun bir sonucu olarak, özellikle İstanbul odaklı yayınlarda toplum sorunlarından kaçış, mistisizme, nihilizme sığınma, ‘postmodernizm'e doğru bir yöneliş oldu. 1923 Devrimi'ne burun kıvırma, ‘ikinci cumhuriyetçilik' modası, evrensellik adına Cumhuriyet'e ve onun kurucu önderine sövme; ya da bu görüşte olmasa bile, cumhuriyetin duvarına su yürütenlere karşı vurdumduymazlık yaygınlaştı. Çarpık tarih anlayışına dayalı ‘küfür romanları' parlatıldı. Elbette bu çarpıtmalara tanık olup gerçeğe dayalı yazın yapıtları da kotarılıp kamuya sunuldu. Elinizdeki bu yapıtın savı da bu bağlamdaki çabaya dayalıdır.”

Edebiyat/Edebiyatçı/Edebiyatımız üzerine yazdıklarını bir araya getiren A. Kadir Paksoy, bu yapıtını yaşadığı dönemin bir edebiyatçı tanıklığı olarak sunuyor. Ona göre, çağının tanığı olmak, edebiyatçı sorumluluğunun en başta geleni olsa gerektir. Ama bu sorumluluk, edebiyatçı tarih bilincine sahipse hakkıyla yerine getirilebilir. Aksi durumda, yani edebiyatçı tarih bilincinden yoksunsa bu tanklık yalancı tanıklıktan öteye geçemez.

Bu nedenle, bu yapıtında, üzerine eğildiği konuları tarihsel bağlamda ele alarak, tarih bilincinden yoksun “edebiyatçı”ların örneklerini veriyor.

“Kısaca belirtmem gerekirse” diyor, “1980'den sonra, büyük ölçüde tarih bilincinden yoksunluğun bir sonucu olarak, özellikle İstanbul odaklı yayınlarda toplum sorunlarından kaçış, mistisizme, nihilizme sığınma, ‘postmodernizm'e doğru bir yöneliş oldu. 1923 Devrimi'ne burun kıvırma, ‘ikinci cumhuriyetçilik' modası, evrensellik adına Cumhuriyet'e ve onun kurucu önderine sövme; ya da bu görüşte olmasa bile, cumhuriyetin duvarına su yürütenlere karşı vurdumduymazlık yaygınlaştı. Çarpık tarih anlayışına dayalı ‘küfür romanları' parlatıldı. Elbette bu çarpıtmalara tanık olup gerçeğe dayalı yazın yapıtları da kotarılıp kamuya sunuldu. Elinizdeki bu yapıtın savı da bu bağlamdaki çabaya dayalıdır.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat