Dîvan edebiyatı terimleri olduğu gibi alınmıştır; bunların bir tarih değeri vardır. Divan edebiyatının "sanat" olarak önem verdiği noktaları göstermesi bakımından önemi düşünülmüştür. Bu edebiyatın hayal âlemini bir dereceye kadar açıklamak amacıyle de Divanlarda raslanan özel isimlerden bir kısmı, tarihçe varlıklarından çok haklarında yayılmış olan söylentilerle alınmıştır. Bazı tasavvuf terimleri ile fikirler de aynı şekilde metin açıklanmasına yardımcı olması düşünülerek kaydolunmuştur. Bu konuda, Sadettin Nüzhet Ergun ile Abdülkadir Gölpınarlı'nın hemen bütün eserlerinde bulunan geniş çalışmalarından faydalanılmıştır.
Divan edebiyatı ile ilgili terimlerden gayrısı için Gustave Lanson ile Touffreau'nun «Edebiyat Tarihi» kitabının sonundaki Küçük Sözlük, Des Granges ile Maguelonne'un «Fransızca Kompozisyon» kitabının sonundaki Sözlük ile Henri Benac'ın «Disertasyon Sözlüğü» kaynak olmuştur.
Tanzimat sonrası yazarlarından, bazılarının kitapları bibliyografya bilgisi olarak işaret edildiği gibi, Tanzimat'tan beri çıkmış olan bazı gazete ve? dergilerin de çıkış zamanları hakkında toplu bir bilgi edinilmek üzere adları yazılmıştır. Son yıllarda edebiyatla sıkı sıkıya bağlı iki sanat kolu daha meydana çıkmış, her memlekette yerli veya Milletlerarası kurullar bunlarını terimlerini tesbit etmişlerdir.
Bunlardan sinema ile ilgili çok yaygın terimlerden 'bazıları sözlükte işaret edilmiştir; radyoya gelince bu iş için memleketimizde en ufak bir tenkid hareketi görülmediği gibi terimleri üzerinde de ileri sürülmüş bir fikre rastlanılmamıştır. Söylenilenlerden çoğu asıl dillerindeki şekillerde kullanılmaktadır.
Bütün bunlar bu kitabın bir ansiklopedi olmaktan çok, edebiyat kültürü almış bir kimsenin uğrayabileceği zorlukları çözebilmesine yardımcı bir sözlük olarak hazırlanmış olduğunu gösterir. Çünki bundaki konulardan hepsi okullarda öğrenilmiş, sonra zamanla unutulmuş şeyler çeşitindendir. Buradaki terimlerden birini çözmek isteyen kimse bunun için birçok kitapları araştırmak zorundadır; böyle bir durumda ise çok defa ya vakit olmamasından, ya hangi kitaba bakılması gerektiği hemen kestirilememesinden dolayı öğrenmekten vazgeçebilmektedir. Burada ise eski öğrendiklerinin esaslarını görüp ötesini hatırlayacaklardır. -25 Ekim 1954, Mustafa Nihat ÖZÖN (Önsözden)
Dîvan edebiyatı terimleri olduğu gibi alınmıştır; bunların bir tarih değeri vardır. Divan edebiyatının "sanat" olarak önem verdiği noktaları göstermesi bakımından önemi düşünülmüştür. Bu edebiyatın hayal âlemini bir dereceye kadar açıklamak amacıyle de Divanlarda raslanan özel isimlerden bir kısmı, tarihçe varlıklarından çok haklarında yayılmış olan söylentilerle alınmıştır. Bazı tasavvuf terimleri ile fikirler de aynı şekilde metin açıklanmasına yardımcı olması düşünülerek kaydolunmuştur. Bu konuda, Sadettin Nüzhet Ergun ile Abdülkadir Gölpınarlı'nın hemen bütün eserlerinde bulunan geniş çalışmalarından faydalanılmıştır.
Divan edebiyatı ile ilgili terimlerden gayrısı için Gustave Lanson ile Touffreau'nun «Edebiyat Tarihi» kitabının sonundaki Küçük Sözlük, Des Granges ile Maguelonne'un «Fransızca Kompozisyon» kitabının sonundaki Sözlük ile Henri Benac'ın «Disertasyon Sözlüğü» kaynak olmuştur.
Tanzimat sonrası yazarlarından, bazılarının kitapları bibliyografya bilgisi olarak işaret edildiği gibi, Tanzimat'tan beri çıkmış olan bazı gazete ve? dergilerin de çıkış zamanları hakkında toplu bir bilgi edinilmek üzere adları yazılmıştır. Son yıllarda edebiyatla sıkı sıkıya bağlı iki sanat kolu daha meydana çıkmış, her memlekette yerli veya Milletlerarası kurullar bunlarını terimlerini tesbit etmişlerdir.
Bunlardan sinema ile ilgili çok yaygın terimlerden 'bazıları sözlükte işaret edilmiştir; radyoya gelince bu iş için memleketimizde en ufak bir tenkid hareketi görülmediği gibi terimleri üzerinde de ileri sürülmüş bir fikre rastlanılmamıştır. Söylenilenlerden çoğu asıl dillerindeki şekillerde kullanılmaktadır.
Bütün bunlar bu kitabın bir ansiklopedi olmaktan çok, edebiyat kültürü almış bir kimsenin uğrayabileceği zorlukları çözebilmesine yardımcı bir sözlük olarak hazırlanmış olduğunu gösterir. Çünki bundaki konulardan hepsi okullarda öğrenilmiş, sonra zamanla unutulmuş şeyler çeşitindendir. Buradaki terimlerden birini çözmek isteyen kimse bunun için birçok kitapları araştırmak zorundadır; böyle bir durumda ise çok defa ya vakit olmamasından, ya hangi kitaba bakılması gerektiği hemen kestirilememesinden dolayı öğrenmekten vazgeçebilmektedir. Burada ise eski öğrendiklerinin esaslarını görüp ötesini hatırlayacaklardır. -25 Ekim 1954, Mustafa Nihat ÖZÖN (Önsözden)