#smrgKİTABEVİ Ekonomik İstihbarat Kapsamında Endüstriyel Espiyonaj : Ticari Tüzel Kişilikler Açısından Endüstriyel Casusuluğun Stratejik Önemi - 2023
Dünyanın son yarım yüzyılda ekonomik, siyasi ve teknolojik anlamda son derece önemli dönüşümleri tecrübe etmesi, kamu istihbarat otoriteleri arasında âdeta görünmez bir güç savaşının yaşanması sonucunu doğurmuş ve benzer şekilde küresel birer ekonomik dev hâline dönüşen çok uluslu şirketler arasında da yoğun bir rekabetin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu anlamda, bilişim ve iletişim teknolojilerinde gözlenen baş döndürücü gelişmelerin tetiklediği teknolojinin ticarileşmesi süreci, aslında ticari tüzel kişiliklerin de yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesinin yegâne yolunu işaret etmektedir. Ancak kapitalist endüstriyel toplumun ekonomik gelişim sorununa odaklanan Schumpeteryan düşünce sistematiğinin temel varsayımları doğrultusunda, özel teşebbüslerin sahip oldukları ticari ve teknolojik birikimlerin yanı sıra yüksek nitelikli veri, bilgi ve belgeler, günümüzde endüstriyel casusluk girişimleri yoluyla yasa dışı teknoloji transferi tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu tehlikenin boyutları sadece büyük ölçekli küresel şirketlerin sahip oldukları fikri mülkiyet hakları ile sınırlı olmayıp aynı zamanda büyüme potansiyeli olan yerel KOBİ'lerin ticari sırlarını dahi tehdit edebilecek noktalara ulaşmıştır. Dolayısıyla ulusal güvenlik açısından ekonomik önceliklerin göreceli olarak askeri gereksinimlerin ve beklentilerin önüne geçtiği bir ortamda, istihbarat ve espiyonaj gibi kavramların stratejik önemi, kamu ya da özel tüm taraflarca dikkate alınmak durumunda kalınmış ve mevcut sistemsel altyapıların yeniden tasarlanma zorunluluğu gündeme gelmiştir. Özel teşebbüslerin üst yönetimlerinin, küresel rekabet ortamında kayıtsız kalmaması gereken ilgili süreç, bir taraftan uzun vadeli şirket politikalarını derinden etkilerken diğer taraftan organizasyonel yapılanmaların yeniden güncellenmesi gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda, ekonomik ve endüstriyel casusluk girişimlerinin yaratacağı küresel tehdidin, gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm ülkeler açısından küresel pandemi sonrası normalleşme döneminin en önemli konu başlıkları arasında yer alacağı rahatlıkla ifade edilebilir.
Dünyanın son yarım yüzyılda ekonomik, siyasi ve teknolojik anlamda son derece önemli dönüşümleri tecrübe etmesi, kamu istihbarat otoriteleri arasında âdeta görünmez bir güç savaşının yaşanması sonucunu doğurmuş ve benzer şekilde küresel birer ekonomik dev hâline dönüşen çok uluslu şirketler arasında da yoğun bir rekabetin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu anlamda, bilişim ve iletişim teknolojilerinde gözlenen baş döndürücü gelişmelerin tetiklediği teknolojinin ticarileşmesi süreci, aslında ticari tüzel kişiliklerin de yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesinin yegâne yolunu işaret etmektedir. Ancak kapitalist endüstriyel toplumun ekonomik gelişim sorununa odaklanan Schumpeteryan düşünce sistematiğinin temel varsayımları doğrultusunda, özel teşebbüslerin sahip oldukları ticari ve teknolojik birikimlerin yanı sıra yüksek nitelikli veri, bilgi ve belgeler, günümüzde endüstriyel casusluk girişimleri yoluyla yasa dışı teknoloji transferi tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu tehlikenin boyutları sadece büyük ölçekli küresel şirketlerin sahip oldukları fikri mülkiyet hakları ile sınırlı olmayıp aynı zamanda büyüme potansiyeli olan yerel KOBİ'lerin ticari sırlarını dahi tehdit edebilecek noktalara ulaşmıştır. Dolayısıyla ulusal güvenlik açısından ekonomik önceliklerin göreceli olarak askeri gereksinimlerin ve beklentilerin önüne geçtiği bir ortamda, istihbarat ve espiyonaj gibi kavramların stratejik önemi, kamu ya da özel tüm taraflarca dikkate alınmak durumunda kalınmış ve mevcut sistemsel altyapıların yeniden tasarlanma zorunluluğu gündeme gelmiştir. Özel teşebbüslerin üst yönetimlerinin, küresel rekabet ortamında kayıtsız kalmaması gereken ilgili süreç, bir taraftan uzun vadeli şirket politikalarını derinden etkilerken diğer taraftan organizasyonel yapılanmaların yeniden güncellenmesi gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda, ekonomik ve endüstriyel casusluk girişimlerinin yaratacağı küresel tehdidin, gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm ülkeler açısından küresel pandemi sonrası normalleşme döneminin en önemli konu başlıkları arasında yer alacağı rahatlıkla ifade edilebilir.