İnsanlığın atası olarak kabul edilen Âdem'in Cennet'ten kopuşundan günümüze kadar geçen sürede insanlık, evrensel bir tecrübeyi paylaşır ve bunu farklı sembollerle açığa vurur. Bu semboller “arketip” olarak tanımlanır ve insan ırkının filogenetik gelişimi arketiplere kaynaklık eder. İşte bu süreçte bilinç dışı sonsuz imgelerle ve arketipsel sembollerle dolup taşan büyük bir havuz hâline gelmiştir. İnsanlığın pisişik mirası, kolektif bilinç dışı havuzunu oluşturur. Bu havuz da insanın varoluşundan beri mitlerle, epiklerle beslenmiştir ve her nesil, bu havuzdan simgeler alıp bu havuza imgeler vermiştir. Nesiller arası imgesel alışverişte değişen sade simgelerin adı olmuştur.
Her edebi metin, kendi içerisinde arketiplerden kaynaklanan simgesel bir anlatım alanı oluşturmaktadır. Eserlerin örtük olan simgesel yapısını çözme metotlarından biri olarak son dönemde yıldızı parlayan arketipsel sembolizm, eserin simge dünyasını çözmemize yardım ederek simgelerin eserin oluşmasında ne tür bir rol oynadığını göstermeyi amaçlar. Yaptığımız bu çalışmanın amacı da Elif Şafak romanlarında arketipsel sembolizmin izini sürerek arketipsel sembolizm ile edebiyatın ilgisini kurmak ve yazarın arketipsel sembolizmi nasıl kurguladığını göstermektir.