“Yola çıkarken, sadece ebeler hakkında bir çalışma vardı aklımda. Ama yazılı kaynaklar sözlü tarih görüşmeleri ile birleşince, Türk modernleşmesinde kadın tarihinin bugüne dek gözden kaçırılan, hatta görmezden gelinen konularına temas eden bir çalışmaya dönüştü.”
Kadın kuşakları arasındaki bilgi ve deneyim aktarımının kesintiye uğratılmasının, yüzlerce yıl boyunca biriken kadınlık bilgisinin yok edilmesinin nasıl güçsüzleştirici bir etkisi olduğunu biliyoruz. Bedenimiz “biz” isek, bu “biz”e sahip çıkmanın yolu her birimizin tek tek “bedenim benimdir” demesinden değil, geçmiş kuşakları ve bugün cinsiyetçi sistemin yeni yollar ve teknolojilerle tâbi kıldığı kadınları da içeren bir “biz” tanımlamaktan geçer.
“Yola çıkarken, sadece ebeler hakkında bir çalışma vardı aklımda. Ama yazılı kaynaklar sözlü tarih görüşmeleri ile birleşince, Türk modernleşmesinde kadın tarihinin bugüne dek gözden kaçırılan, hatta görmezden gelinen konularına temas eden bir çalışmaya dönüştü.”
Kadın kuşakları arasındaki bilgi ve deneyim aktarımının kesintiye uğratılmasının, yüzlerce yıl boyunca biriken kadınlık bilgisinin yok edilmesinin nasıl güçsüzleştirici bir etkisi olduğunu biliyoruz. Bedenimiz “biz” isek, bu “biz”e sahip çıkmanın yolu her birimizin tek tek “bedenim benimdir” demesinden değil, geçmiş kuşakları ve bugün cinsiyetçi sistemin yeni yollar ve teknolojilerle tâbi kıldığı kadınları da içeren bir “biz” tanımlamaktan geçer.