“… Amerika Birleşik Devletleri'nin, Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki faaliyetlerinin artarak devam ettiği ve ülkenin değişik yerlerine temsilcilikler açtıkları da gözlenmektedir. Bunların büyük bölümünün misyoner faaliyetleri çerçevesinde gelip yerleştikleri bilinmektedir. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'nın bu bağlamda yaptıkları çalışmaların en önemlisi Gregoryan mezhebinden olan Ermenilerin Katolik ve Protestan mezhebine davet edilmesi ve bu yönde yoğun mesai sarf edilmesidir. İstanbul'da 1830'da Ermeni Katolik, 1847'de Ermeni Protestan kiliseleri kurulmuştur…”
“… XIX. Yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru bu yeni mezhepten daha güçlü bir mezhep olarak Protestan Ermeni cemaati göze çarpmaktadır. Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Ermenilerine ve diğer Hıristiyan toplumlara gösterdikleri bu ilginin gerisinde esas itibarıyla azınlıkları himaye görüntüsü altında Osmanlı Devleti'nin içişlerine müdahale edebilmek ve imparatorluğu parçalamak amacı yatmaktadır. XIX. Yüzyılda, Ermeniler arasındaki mezhep çatışmaları artmış bulunmaktaydı. Gregoryan Ermeniler, Ermeni nüfusun büyük bir kısmını kapsıyorlarsa da güçlü bir Katolik Ermeni cemaati de ortaya çıkmaya başlamış bulunmaktaydı.
“… Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamaya başladığı dönemde bunu fırsat olarak gören ve stratejilerinin temel esası haline getiren Avrupalı devletler hemen her konuda Osmanlı İmparatorluğu'na müdahalede bulunmaktan çekinmemişlerdir. Ermeniler, Avrupalı devletler tarafından sürekli şekilde kullanılabilecek bir unsur olarak değerlendirilmişlerdir. Bu durum doğal olarak Türk-Ermeni ilişkilerinin bir anlamda bozulmasına yol açmış bulunmaktadır…”
“… Amerika Birleşik Devletleri'nin, Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki faaliyetlerinin artarak devam ettiği ve ülkenin değişik yerlerine temsilcilikler açtıkları da gözlenmektedir. Bunların büyük bölümünün misyoner faaliyetleri çerçevesinde gelip yerleştikleri bilinmektedir. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'nın bu bağlamda yaptıkları çalışmaların en önemlisi Gregoryan mezhebinden olan Ermenilerin Katolik ve Protestan mezhebine davet edilmesi ve bu yönde yoğun mesai sarf edilmesidir. İstanbul'da 1830'da Ermeni Katolik, 1847'de Ermeni Protestan kiliseleri kurulmuştur…”
“… XIX. Yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru bu yeni mezhepten daha güçlü bir mezhep olarak Protestan Ermeni cemaati göze çarpmaktadır. Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Ermenilerine ve diğer Hıristiyan toplumlara gösterdikleri bu ilginin gerisinde esas itibarıyla azınlıkları himaye görüntüsü altında Osmanlı Devleti'nin içişlerine müdahale edebilmek ve imparatorluğu parçalamak amacı yatmaktadır. XIX. Yüzyılda, Ermeniler arasındaki mezhep çatışmaları artmış bulunmaktaydı. Gregoryan Ermeniler, Ermeni nüfusun büyük bir kısmını kapsıyorlarsa da güçlü bir Katolik Ermeni cemaati de ortaya çıkmaya başlamış bulunmaktaydı.
“… Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamaya başladığı dönemde bunu fırsat olarak gören ve stratejilerinin temel esası haline getiren Avrupalı devletler hemen her konuda Osmanlı İmparatorluğu'na müdahalede bulunmaktan çekinmemişlerdir. Ermeniler, Avrupalı devletler tarafından sürekli şekilde kullanılabilecek bir unsur olarak değerlendirilmişlerdir. Bu durum doğal olarak Türk-Ermeni ilişkilerinin bir anlamda bozulmasına yol açmış bulunmaktadır…”