#smrgKİTABEVİ Entelektüel: Sürgün Marjinal Yabancı -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Kayhan Matbaacılık
Dizi Adı:
İnceleme Dizisi 62
ISBN-10:
9789755390949
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199144056
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
128 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2015
Çeviren:
Tuncay Birkan
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
70,00
Havale/EFT ile: 67,90
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199144056
530226
Entelektüel: Sürgün Marjinal Yabancı -
Entelektüel: Sürgün Marjinal Yabancı - #smrgKİTABEVİ
70.00
Düşünceyle arası zaten hiçbir zaman hoş olmamış bu topraklarda, düşünceyi ve onu cisimleştiren entelektüeli "terörize ederek etkisizleştirmeyi amaçlayan", doğrudan doğruya "vatan hainliği" ile damgalayan bir zihniyet iyice egemenliğini kurmuş durumda. Milliyetçi ve dinsel fanatizm kendisinden başkasına düşüncesini ifade etme hakkı bir yana, yaşama hakkı bile tanımıyor. Bu toprakları "sevme hakkı"nı kendi tekeline almak istiyor.

Batı'nın İslam anlayışının ikiyüzlü önyargılarına karşı koymasıyla ünlendiği halde, Salman Rushdie'nin ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunarak gerçek bir entelektüel tavrı sergileyen Edward Said'in bu önemli kitabı Türkiye bağlamında son derece ayrıştırıcı bir yere oturuyor. Said, entelektüeli öncelikle otorite ve iktidara hizmet etmeyi reddedişiyle, sonra da milliyeti, dini, geleneği ile arasına koyduğu mesafe ile tanımlıyor. "Artık kişinin evinde, kendini evinde hissetmemesi bir ahlâk meselesidir" diyen Adorno'yu yankılayarak entelektüeli metaforik bir sürgün, bir evsizlik konumuna yerleştiriyor. Sürgün içinde yaşadığı toplumun (ve hatta dünyanın) yerlilerinden olmamayı, orada hep tedirgin, rahatsız ve başkalarını da rahatsız eden bir yabancı olmayı içeren bir konum ona göre. Ama geçmişinin, dilinin, milliyetinin sunduğu ucuz kesinliklerin ötesine geçip evrensellik idealinde ısrar eden entelektüel, hep marjinal kalmayı bir yoksunluk olarak değil, bir özgürlük, bir keşif süreci olarak yaşar.

Entelektüel, eskiden olduğu gibi, toplumda bir uzlaşma oluşturacak genel simgeleri yaratan biri değil, bu simgeleri sorgulayan, kutsal sayılan gelenek ve değerlerin ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını, cinsiyetçiliğini teşhir eden; hiçbir fikir ayrılığına tahammülleri olmayan kutsal metin gardiyanlarıyla mücadeleden çekinmeyen kişidir. Profesyonelleşmenin baskısı giderek artarken, amatör kalıp kamusal alanda yoksullar, yok sayılanlar, güçsüzler adına kendi görüşünü ve tavrını temsil etmekte ısrar eden bireydir entelektüel.

Hiçbir kahramana ve siyasi hiçbir tanrıya inanmaz.

Düşünceyle arası zaten hiçbir zaman hoş olmamış bu topraklarda, düşünceyi ve onu cisimleştiren entelektüeli "terörize ederek etkisizleştirmeyi amaçlayan", doğrudan doğruya "vatan hainliği" ile damgalayan bir zihniyet iyice egemenliğini kurmuş durumda. Milliyetçi ve dinsel fanatizm kendisinden başkasına düşüncesini ifade etme hakkı bir yana, yaşama hakkı bile tanımıyor. Bu toprakları "sevme hakkı"nı kendi tekeline almak istiyor.

Batı'nın İslam anlayışının ikiyüzlü önyargılarına karşı koymasıyla ünlendiği halde, Salman Rushdie'nin ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunarak gerçek bir entelektüel tavrı sergileyen Edward Said'in bu önemli kitabı Türkiye bağlamında son derece ayrıştırıcı bir yere oturuyor. Said, entelektüeli öncelikle otorite ve iktidara hizmet etmeyi reddedişiyle, sonra da milliyeti, dini, geleneği ile arasına koyduğu mesafe ile tanımlıyor. "Artık kişinin evinde, kendini evinde hissetmemesi bir ahlâk meselesidir" diyen Adorno'yu yankılayarak entelektüeli metaforik bir sürgün, bir evsizlik konumuna yerleştiriyor. Sürgün içinde yaşadığı toplumun (ve hatta dünyanın) yerlilerinden olmamayı, orada hep tedirgin, rahatsız ve başkalarını da rahatsız eden bir yabancı olmayı içeren bir konum ona göre. Ama geçmişinin, dilinin, milliyetinin sunduğu ucuz kesinliklerin ötesine geçip evrensellik idealinde ısrar eden entelektüel, hep marjinal kalmayı bir yoksunluk olarak değil, bir özgürlük, bir keşif süreci olarak yaşar.

Entelektüel, eskiden olduğu gibi, toplumda bir uzlaşma oluşturacak genel simgeleri yaratan biri değil, bu simgeleri sorgulayan, kutsal sayılan gelenek ve değerlerin ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını, cinsiyetçiliğini teşhir eden; hiçbir fikir ayrılığına tahammülleri olmayan kutsal metin gardiyanlarıyla mücadeleden çekinmeyen kişidir. Profesyonelleşmenin baskısı giderek artarken, amatör kalıp kamusal alanda yoksullar, yok sayılanlar, güçsüzler adına kendi görüşünü ve tavrını temsil etmekte ısrar eden bireydir entelektüel.

Hiçbir kahramana ve siyasi hiçbir tanrıya inanmaz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat