Şamanizm, "uyanık" iken görülen bir "rüya"dır: Kan insanının ve kan toplumunun "Yukarı Dünya", "Aşağı Dünya" ve "Orta Dünya"daki "destansı serüvenlerini" anlatır. Şamanist toplumda eşitsizlik, en fazla doğanın bütününde gözlenen eşitsizlik kadardır. Doğadaki ve "ek-doğa" olarak algılanan toplumdaki "değişim/ dönüşüm", "düşüncenin / düşünmenin" kendisidir. Düşünme / düşünce doğanın ve insanın kendini "tüketirken" ürettiği şeydir. İnsan, kendisini kendi "dışına" ve doğa "dışına" taşıyarak düşünemez. Doğaya benzediği ölçüde eksiksiz-kusursuz; doğaya benzemediği ölçüde eksikli-kusurludur şamanist toplum insanı. Ağaç düşünür, dağ düşünür, su düşünür, bulut düşünür, ancak düşüncelerini açıklayamaz. Bu olanak yalnızca insanda vardır: Demek ki insan hem kendi bilincinin, hem de doğanın bilincinin taşıyıcısı olmak zorundadır. Şamanist tasarımlar bu nedenle "geriye dönüşümlü" ve ileri taşınmaya yatkındır. Şamanizm değerleri, medeni bir toprakta medeni insanların "beslenme"siyle yaratılan değerler değil, medeniyet öncesi kandaş toplum değerleridir. Bu ilksel komünal değerler, kitleler halinde Batı'ya göç eden insanlarca Anadolu toprağına taşındı ve Küçük Asya'da batıni felsefenin, öğretinin ve inanan oluşmasında üretken bir kaynak durumunda yaşama geçti. Yani Anadolu toprağında;
a) İnsanlığın kurtuluşuna yönelik, özel mülkiyetin, sınıfların ve devletin olmamasıyla belirgin batıni ütopyaya esin oluşturdu.
b) Asıl üretim alanında belirleyici üretici güçlerle taraf oldu; medeniyeti güden sisteme kafa tuttu; medeni topraktaki muhalefet insanıyla buluştu.
c) İnsan üretici gücü bağlamında, Alevilik-Bektaşiliğin yapılanıp biçimlenmesine en büyük katkıyı verdi.
d) İnsanseverliğin halkla taraf olmasına, kadın-erkek eşitliğine kaynaklık etti. (Arka kapaktan)
Şamanizm, "uyanık" iken görülen bir "rüya"dır: Kan insanının ve kan toplumunun "Yukarı Dünya", "Aşağı Dünya" ve "Orta Dünya"daki "destansı serüvenlerini" anlatır. Şamanist toplumda eşitsizlik, en fazla doğanın bütününde gözlenen eşitsizlik kadardır. Doğadaki ve "ek-doğa" olarak algılanan toplumdaki "değişim/ dönüşüm", "düşüncenin / düşünmenin" kendisidir. Düşünme / düşünce doğanın ve insanın kendini "tüketirken" ürettiği şeydir. İnsan, kendisini kendi "dışına" ve doğa "dışına" taşıyarak düşünemez. Doğaya benzediği ölçüde eksiksiz-kusursuz; doğaya benzemediği ölçüde eksikli-kusurludur şamanist toplum insanı. Ağaç düşünür, dağ düşünür, su düşünür, bulut düşünür, ancak düşüncelerini açıklayamaz. Bu olanak yalnızca insanda vardır: Demek ki insan hem kendi bilincinin, hem de doğanın bilincinin taşıyıcısı olmak zorundadır. Şamanist tasarımlar bu nedenle "geriye dönüşümlü" ve ileri taşınmaya yatkındır. Şamanizm değerleri, medeni bir toprakta medeni insanların "beslenme"siyle yaratılan değerler değil, medeniyet öncesi kandaş toplum değerleridir. Bu ilksel komünal değerler, kitleler halinde Batı'ya göç eden insanlarca Anadolu toprağına taşındı ve Küçük Asya'da batıni felsefenin, öğretinin ve inanan oluşmasında üretken bir kaynak durumunda yaşama geçti. Yani Anadolu toprağında;
a) İnsanlığın kurtuluşuna yönelik, özel mülkiyetin, sınıfların ve devletin olmamasıyla belirgin batıni ütopyaya esin oluşturdu.
b) Asıl üretim alanında belirleyici üretici güçlerle taraf oldu; medeniyeti güden sisteme kafa tuttu; medeni topraktaki muhalefet insanıyla buluştu.
c) İnsan üretici gücü bağlamında, Alevilik-Bektaşiliğin yapılanıp biçimlenmesine en büyük katkıyı verdi.
d) İnsanseverliğin halkla taraf olmasına, kadın-erkek eşitliğine kaynaklık etti. (Arka kapaktan)