Yunan süvari birlikleri 19 Temmuz 1921 tarihinde hava kararırken girdikleri Eskişehir'den uzun soluklu bir mücadelenin ardından 1922 yılının 2 Eylül sabahı çıkmak zorunda kalırlar. Bu süreç ardında bir yanıyla kurtuluş coşkusunu diğer yanıyla da büyük bir tahribat bırakır. Aslında Yunanistan ordusunda iki vicdan, iki tavır bulunuyordu. İlki bu savaşın İngiliz emperyalizmininsavaşı olduğunu, Yunan gençlerinin Anadolu'nun bozkırında işi olmadığını ifade eden sosyalistlerin vicdanıydı. İkincisi de “kaba” Yunan milliyetçiliğinin Megalo İdea uğruna Anadolu'yuyakıp yıkan, tahrip eden saldırgan tutumuydu. Ağustos-Eylül 1921'de Haymana'da başlayıp Eskişehir'e, ardından da İzmir'e kadar uzanacak uzun bir hatta tahribata kalkışanbu ikinci tavırdı.
Kitap, iki kez işgale uğrayan ve gerçekte de iki kez kurtuluşu başaran Eskişehir'in hikayesini kapsıyor. Söylenenin aksine İngiliz işgalisimgesel değildi ve Heyet-i Temsiliye/TBMM iktidarının Anadolu'da kökleşmesine karşıydı. İngiliz güçleri Eskişehir gibi stratejik yerleşimleri elde tutmak için sıcak savaşı bile göze almıştı. Kitap, İngiliz işgalinden kurtuluşla başlamakta ve Sivrihisar'dan Eskişehir'e kadar olan bölgenin kurtuluşuyla devam etmekte. Kurtarılan yerleşim yerlerinde yaşanılan şiddet ve dram çoğu ilk kez kullanılan belgelerle ortaya konulmaktadır.
Eskişehir'in nihai kurtuluşu ise Türk birliklerinin 2 Eylül 1922 sabahı şehre girmesiyle sağlanır.Savaşın sonu büyük bir yıkımdır. Şehrin büyük bir bölümü tahrip edilmiş, beşerî ve ekonomik kaynaklarına büyük zarar verilmişti. Bu kitap, bir yandan destansı direnişi gözler önüne sererken öte yandan da adeta savaşın, şiddetin acımasızlığının bir fotoğrafını çekmektedir.