Halkın gerçek tarihinin yazılabilmesi, her şeyden önce halkın sözcülüğüne başvurmayı gerektirir. Halkın sözcülüğüne başvurmadan, ne halk olgusu, ne de yarattığı toplumsal olayların gerçek boyutları kavranabilir. Bu nedenle, halkın gerçek tarihini yansıtacak olan her şeyden önce şiiri, türküsü, ağıtı, öyküsü ve destanıyla onun kendi ürünleridir. Bu gerçekten yola çıkılarak, halkın tarihine yeniden göz atılıyor ve onun dili, onun teliyle yaşamının en çarpıcı yönü, toplumsal muhalefeti aydınlatılmaya çalışılıyor.
Halkın gerçek tarihinin yazılabilmesi, her şeyden önce halkın sözcülüğüne başvurmayı gerektirir. Halkın sözcülüğüne başvurmadan, ne halk olgusu, ne de yarattığı toplumsal olayların gerçek boyutları kavranabilir. Bu nedenle, halkın gerçek tarihini yansıtacak olan her şeyden önce şiiri, türküsü, ağıtı, öyküsü ve destanıyla onun kendi ürünleridir. Bu gerçekten yola çıkılarak, halkın tarihine yeniden göz atılıyor ve onun dili, onun teliyle yaşamının en çarpıcı yönü, toplumsal muhalefeti aydınlatılmaya çalışılıyor.