Antik çağın sisli geçmişinden beri, uygulanması evrensel ve bilgeliği eskimeyen dikkate değer bir öğreti var olmuştur. Bu öğretiyi incelemek ve uygulamak, her insanın kalbinde, kendi bireysel sorunlarını ve dünyanın sorunlarını çözebilecek sezgisel bilgiyi yeniden uyandırmaktır. Hemen hemen her ülkede ve dinde öğretinin izleri ortaya çıkmıştır. Temel ilkeleri eski İran, Mısır, Hindistan, Tibet, Çin, Filistin, Yunanistan ve diğer birçok ülkede öğretildi. Ama en saf haliyle, M.Ö. son iki üç yüzyıl ile Hristiyanlık döneminin ilk yüzyılında Filistin'deki Ölü Deniz'de (Lut Gölü) ve Mısır'daki Mareotis Gölü'nde yaşamış olan gizemli kardeşlik Essenîler tarafından aktarılmıştır. Filistin ve Suriye'de kardeşliğin üyeleri Essenîler, Mısır'da ise Therapeutae veya şifacılar olarak biliniyordu. Antik çağlardan günümüze, kalıcılığından dolayı öğretinin herhangi bir bireyin veya kişinin kavramı olamayacağı açıktır.
Bu eser, Essenî geleneklerinin günümüz insanlığı için taşıdığı değerlerle ve bilincin genişlemesine yol açan fiili uygulamalarıyla ilişkilidir. Bu değerler dört açıdan değerlendirilebilir. 1.) Essenî gelenekleri, antik çağın farklı kültürlerinin insanlığa yaptığı büyük katkıların bir sentezini temsil etmesi açıdan; 2.) Bizim için çağdaş uygarlığın materyalist bataklığından uzaklaştıran bir yol olarak bizi çevreleyen tüm enerji, uyum ve bilgi kaynaklarını kullanan geçerli ve pratik bir öğretiyi temsil etmesi açıdan; 3.) Gerçeğin, kavramların sürekli değişmesiyle eriyip gittiği bir çağda bize kalıcı standartlar vermesi açıdan; 4.) Ortaya çıkan bu nevroz ve güvensizliğe Essenî öğretileri aracılığıyla tam bir denge ve uyum sağlanır.