Elinizdeki çok kıymetli EVDEKİ MELEĞİ ÖLDÜRMEK: Feminist Edebiyat Eleştirisi ve Feminist Eleştiri Yazıları kitabı, tıpkı yazar Zenîme Hanım'ın hudutları epeyce geniş eril iklimin tam göbeğine çöküp cinsiyeti kuran söylemleri eleştiriden geçirerek kendi içinde yeniden inşa etmesi gibi önemli bir müdahaleyle okura ulaşıyor. Bu kitap, “evdeki melek” figürüne ve modern cinsiyetçi düşünme biçimine itirazını feminist edebiyat eleştirisinin Türkiye'deki ayrıntılı panoraması üzerinden dile getiriyor. Feminist edebiyat eleştirisinin Türkiye'de nasıl yeşerdiğini, çeşitlendiğini ve kök saldığını birçok kitap incelemesi üzerinden okura aktarıyor. Feminist eleştirinin ve birlikte düşünülmesi gereken erkeklik çalışmalarının kuramsal arka planını, yöntemlerini ve üslubunu bütün yaşanmışlığıyla, yani hem bireysel hem toplumsal anlatılar ve anekdotlarla sıkı sıkıya örüyor. Başka deyişle, Onur Bütün'ün incelemeleri tanık olmaktan ve beyan etmekten geçen bedensel gerçeklikleri ve konumlu bilginin önemini öne çıkarırken eril edebiyatın hem tematik hem anlatısal boyutlarını yeniden düşünüyor. Bu kitabı okurken bir yerlerden kulağınıza Donna Haraway fısıldayabilir ve “medeni erkeğinin laboratuvar”ında bir özne konumuna yerleşmeyen ya da yerleşemeyenlerin bilgisinde ısrar edelim diyebilir. Haraway'in “O halde konum(luluk) incinebilirlikle ilgili bir şeydir; konum(luluk), kapanım ve nihailik politikalarına direnir […] son kertede basitleştirmeye direnir”[1] düsturu ile yakınlık kuruyor elinizdeki kitap.
Aynı zamanda bu kitap bilhassa yaşadığımız coğrafya üzerinde yaralanabilirlik—dünyayla ve başkayla ilişkimizde ve elbette doğanın güçleri karşısında daimi şiddete maruz kaldığımız ve yaralanma tehlikesiyle karşılaştığımız durumlar ve nitelikler—kavramının anlamını açıyor. Bu kavramın Türkiye'de katmanlaşan tarihsel, toplumsal ve bireysel veçhelerini, kimlerin diğerlerinden daha yaralanabilir, daha kırılgan, daha güvencesiz olduğunu araştırarak kendine has hikâyeleştirme biçimini ortaya koyuyor. Bu yanıyla EVDEKİ MELEĞİ ÖLDÜRMEK feminist edebiyat eleştirisini zamansal ve mekânsal olarak genişletiyor. Tam da bu nedenle çok özel ve özenli bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Edebiyat metinlerine sirayet eden ayrımcı, cinsiyetçi, ırkçı ve homofobik politikaların nihailiğine kuşkusunu düşürürken bunların zaman-mekânda kurban yaratmasına direniyor. Direnen bir yazar, direnen bir okur talep ediyor hiç şüphesiz…
Onur Bütün “Giriş” yazısında okura şunları söylüyor:“[…] bu yazılar, kadınların kişisel hikâyelerinden, kadın cinayetlerine, otobiyografik okuma ve yazma yöntemine, bildungsromanlardan, feminist kurama, mücadeleye, edebiyat eleştirisinin farklı biçim ve renklerine kadar çeşitli tartışmalara ve metinlere feminist bir filtreyle yaklaşıyor.”
Deniz Gündoğan İbrişim