Doğaüstü olayları işin içine katan kurgusal anlatılar Fantastik tür içerisinde değerlendirilirler. Doğaüstü ile dünyada kabul ettiğimiz fizik yasalarının aksini söyleyen görüngüleri anlarız. Anlatı çerçevesi kuşkusuz gerçek olmalıdır. Gerçek hayatta örneğin ölmek doğal ve geri dönüşü olmayan bir sonuçtur. Ölmüş bir kişinin tekrar dirilmesi asla söz konusu olamaz. Bir yapıtın dolaysıyla fantastik sayılabilmesi bu gerçek çerçevenin korunmasına bağlıdır. Anlatıda ölü, ölü olarak kalması gerekirken diriliyorsa fantastikten söz edilebilir. Başka bir deyişle, ölülerin dirilmesinin hiçbir sıra dışılık oluşturmadığı ve normal olarak kabul edildiği yapıtlar doğal olarak fantastik sayılamazlar.
Yapıtta o günkü doxa'ya uygun olaylar, varlıklar olmalı sonra bütün bunlarla zıtlık oluşturulmalıdır. Tür, öte yandan bireyin varlıksal sorunlarını; ölüm, yaşam, delilik gibi gerçek ile olan ilişkileri çerçevesinde ele alır ve işler. Varlık nedeni kişinin bizatihi kendisi, iç sorunları ile onu rahatsız eden dış sorunlar ve bilinmeyenlerdir. Ruhsal maraziliklerin birçoğunun nedeninde doxa'ya uyumsuzluk ve bireyin kendisiyle yüzleşemeyip, arınma sağlayamaması vardır.
Yine, hiç kuşku yok ki bazen bildiğimiz ve algıladığımızın dışında başka şeylerin olabileceği düşüncesi de bizleri yalnızca meraklandırmaz aynı zamanda da korkutur. Yazın aracılığıyla bunların ortaya çıkarılması, çözülmesi ve aşılması türün amacıdır. Tür iç sıkıntılarına karşı içgüdüsel bir sığınma evi gibidir. İmgelem gücüyle üretilen dünya ile gerçek dünyanın karşılaşması sonucu okur gerçeği ya da kendisine sunulan gerçeğe başka bir gözle bakmaya başlar. Fantastik metinde gerçek dünya vardır. Öyle periler, vampirler, cadılar ortalarda dolanmazlar. Ancak, bu dünyada her şeyin olabilirliği söz konusudur.
Doğaüstü olayları işin içine katan kurgusal anlatılar Fantastik tür içerisinde değerlendirilirler. Doğaüstü ile dünyada kabul ettiğimiz fizik yasalarının aksini söyleyen görüngüleri anlarız. Anlatı çerçevesi kuşkusuz gerçek olmalıdır. Gerçek hayatta örneğin ölmek doğal ve geri dönüşü olmayan bir sonuçtur. Ölmüş bir kişinin tekrar dirilmesi asla söz konusu olamaz. Bir yapıtın dolaysıyla fantastik sayılabilmesi bu gerçek çerçevenin korunmasına bağlıdır. Anlatıda ölü, ölü olarak kalması gerekirken diriliyorsa fantastikten söz edilebilir. Başka bir deyişle, ölülerin dirilmesinin hiçbir sıra dışılık oluşturmadığı ve normal olarak kabul edildiği yapıtlar doğal olarak fantastik sayılamazlar.
Yapıtta o günkü doxa'ya uygun olaylar, varlıklar olmalı sonra bütün bunlarla zıtlık oluşturulmalıdır. Tür, öte yandan bireyin varlıksal sorunlarını; ölüm, yaşam, delilik gibi gerçek ile olan ilişkileri çerçevesinde ele alır ve işler. Varlık nedeni kişinin bizatihi kendisi, iç sorunları ile onu rahatsız eden dış sorunlar ve bilinmeyenlerdir. Ruhsal maraziliklerin birçoğunun nedeninde doxa'ya uyumsuzluk ve bireyin kendisiyle yüzleşemeyip, arınma sağlayamaması vardır.
Yine, hiç kuşku yok ki bazen bildiğimiz ve algıladığımızın dışında başka şeylerin olabileceği düşüncesi de bizleri yalnızca meraklandırmaz aynı zamanda da korkutur. Yazın aracılığıyla bunların ortaya çıkarılması, çözülmesi ve aşılması türün amacıdır. Tür iç sıkıntılarına karşı içgüdüsel bir sığınma evi gibidir. İmgelem gücüyle üretilen dünya ile gerçek dünyanın karşılaşması sonucu okur gerçeği ya da kendisine sunulan gerçeğe başka bir gözle bakmaya başlar. Fantastik metinde gerçek dünya vardır. Öyle periler, vampirler, cadılar ortalarda dolanmazlar. Ancak, bu dünyada her şeyin olabilirliği söz konusudur.