#smrgKİTABEVİ Faşizmin Doğası -
"Bu kitap, gerçekleştiği biçimiyle faşizmin korkunç insani sonuçlarını, mitsel nüvesini oluşturan palingenetik bakışına atfeder. O bakış ki, dış dünya ile yaratıcı bir etkileşimi ve güçlü bir bütünleşmeyi değil de onun sadece dar bir bölümüyle topyekûn ve sapkın bir özdeşleşmeyi destekler."
Faşizmin sosyo-tarihsel ve ideolojik yapısı hakkında akademik dünyanın önde gelen isimlerinden biri sayılan Roger Griffin Faşizmin Doğası'nda, ayrıntılı örneklerle Avrupa'dan Asya'ya, Japonya'dan Latin Amerika'ya kapsamlı bir faşizm dökümü ortaya koyuyor. Ancak sadece tarihsel bir bilgi yığını oluşturmak yerine faşizmin ideolojik özüne odaklanarak, var olan siyasi düzenlerde nasıl yeni bir angajman arzusu yarattığı ve bu arzuyu tatmin etme iddiasını nasıl temellendirdiği üzerine etraflı bir tartışma yürütüyor. Her biri kendi içinde çeşitli özgünlükler taşımakla beraber, faşist hareketlerin propaganda, dil ve siyasal varoluşları arasındaki ortaklıklara eğiliyor. Tüm bu analizlerinde "arındırıcı milli yeniden diriliş (palingenesis)" temasının etkin ve kavrayıcı bir önemi olduğunun altını tekrar tekrar çiziyor. Şabloncu bir karşı propaganda dili üretmek yerine, daha önce yapılmış faşizm tahlillerinin haklı oldukları ve yanılgıya düştükleri noktaları belirleyerek, faşizmin analizinde nelere dikkat edilmesi gerektiği hususunda saptamalarda bulunuyor.
Griffin, yaşadığımız dünyanın tarih-öncesine aitmiş gibi davranılan faşizme karşı, okurunu uyanık olmaya davet ediyor...
"Bu kitap, gerçekleştiği biçimiyle faşizmin korkunç insani sonuçlarını, mitsel nüvesini oluşturan palingenetik bakışına atfeder. O bakış ki, dış dünya ile yaratıcı bir etkileşimi ve güçlü bir bütünleşmeyi değil de onun sadece dar bir bölümüyle topyekûn ve sapkın bir özdeşleşmeyi destekler."
Faşizmin sosyo-tarihsel ve ideolojik yapısı hakkında akademik dünyanın önde gelen isimlerinden biri sayılan Roger Griffin Faşizmin Doğası'nda, ayrıntılı örneklerle Avrupa'dan Asya'ya, Japonya'dan Latin Amerika'ya kapsamlı bir faşizm dökümü ortaya koyuyor. Ancak sadece tarihsel bir bilgi yığını oluşturmak yerine faşizmin ideolojik özüne odaklanarak, var olan siyasi düzenlerde nasıl yeni bir angajman arzusu yarattığı ve bu arzuyu tatmin etme iddiasını nasıl temellendirdiği üzerine etraflı bir tartışma yürütüyor. Her biri kendi içinde çeşitli özgünlükler taşımakla beraber, faşist hareketlerin propaganda, dil ve siyasal varoluşları arasındaki ortaklıklara eğiliyor. Tüm bu analizlerinde "arındırıcı milli yeniden diriliş (palingenesis)" temasının etkin ve kavrayıcı bir önemi olduğunun altını tekrar tekrar çiziyor. Şabloncu bir karşı propaganda dili üretmek yerine, daha önce yapılmış faşizm tahlillerinin haklı oldukları ve yanılgıya düştükleri noktaları belirleyerek, faşizmin analizinde nelere dikkat edilmesi gerektiği hususunda saptamalarda bulunuyor.
Griffin, yaşadığımız dünyanın tarih-öncesine aitmiş gibi davranılan faşizme karşı, okurunu uyanık olmaya davet ediyor...