#smrgSAHAF Fatih Devri Hattatlarından 1: Amasyalı Hamdullah Efendi ve Tıp Tarihimizdeki Yeri - 1953
Bahsimiz Hamdullah'a da temas etti. Nasıl etmesin ki onun yazılan elden ele tekrimle ve hayranlıklarımızın artmasile mütenasib olarak dolaşıyordu. Yahya Kemal bu arada keyifli keyifli bu üstâdın bilinmiyen taraflarından bahisle dedi ki:
-Müphemat içinde şüphesiz yaşıyamayız. Şeyh hakkında ne biliyorsak o kadar var diyeceğiz. Bu yazılar öyle bir mirasımızdır ki baha biçilmez. Mukayeseli olarak Şeyh'den bugüne kadar bir eser hazırlamalı, Şeyh ile bir an'ane başlamış, ondan gelen bir ekolümüz var. Bunun edebiyatı bugünkü ilim zihniyeti ile yazılmamıştır. İlim ise vusuka gitmektedir.
Bu monoğrafiyi yaparken üstâda hak vermekle beraber şunu düşündük. Şeyh için gerek hattatlar tezkirelerinde ve gerek makaleler ve bir monoğrafide efsaneler dahil hakkında rivâyet edilenlerin hepsine yer verilerek bir şeyler yazılmak istenmiştir. Fakat Şeyh gibi bir hârika ve bir hazinenin hemen birden tetkikile vücuda getirilecek bir eseri henüz tasavvur etmiyoruz. Bu geniş âlem için önce detay monoğrafiler ele alınmalı, meselâ birimiz merak etmeli, imzalarını toplamalı ve neşretmelidir. Birisi folklorunu hazırlamalı, bir diğerimiz Hafız Osman ve arasındaki hattatlarla mukayesesini yapmalı, biri de yazılarının bizde ve dünya yüzünde bulunduğu yerleri tesbit ederek resimli bir kataloğunu tertiplemelidir. (Önsözden)
Bahsimiz Hamdullah'a da temas etti. Nasıl etmesin ki onun yazılan elden ele tekrimle ve hayranlıklarımızın artmasile mütenasib olarak dolaşıyordu. Yahya Kemal bu arada keyifli keyifli bu üstâdın bilinmiyen taraflarından bahisle dedi ki:
-Müphemat içinde şüphesiz yaşıyamayız. Şeyh hakkında ne biliyorsak o kadar var diyeceğiz. Bu yazılar öyle bir mirasımızdır ki baha biçilmez. Mukayeseli olarak Şeyh'den bugüne kadar bir eser hazırlamalı, Şeyh ile bir an'ane başlamış, ondan gelen bir ekolümüz var. Bunun edebiyatı bugünkü ilim zihniyeti ile yazılmamıştır. İlim ise vusuka gitmektedir.
Bu monoğrafiyi yaparken üstâda hak vermekle beraber şunu düşündük. Şeyh için gerek hattatlar tezkirelerinde ve gerek makaleler ve bir monoğrafide efsaneler dahil hakkında rivâyet edilenlerin hepsine yer verilerek bir şeyler yazılmak istenmiştir. Fakat Şeyh gibi bir hârika ve bir hazinenin hemen birden tetkikile vücuda getirilecek bir eseri henüz tasavvur etmiyoruz. Bu geniş âlem için önce detay monoğrafiler ele alınmalı, meselâ birimiz merak etmeli, imzalarını toplamalı ve neşretmelidir. Birisi folklorunu hazırlamalı, bir diğerimiz Hafız Osman ve arasındaki hattatlarla mukayesesini yapmalı, biri de yazılarının bizde ve dünya yüzünde bulunduğu yerleri tesbit ederek resimli bir kataloğunu tertiplemelidir. (Önsözden)