İşte bu noktada bir edebiyat tarihçisi ve araştırmacısı sözü edilen encümen üzerine hüküm vermeden önce, Fecr-i Âtî'nin bu kendini tam olarak İfade etme, kendini ortaya koyma çabalarını dikkate almak zorundadır. Burada edebiyat tarihçisinin ve araştırmacısının üzerine eğilmesi gereken en Önemli husus, encümenin kendini net bir şekilde ortaya koyma çabalarını bir başlangıç olarak kabul edip, Fecr-i Atî Encümeni edebiyatı ürünlerini incelemek, bu ürünlerin yapılarındaki asgari müşterekleri tespit ederek Fecr-i Âtî Encümeni'nin bir topluluk, bir toplaşma, bir okul olup olmadığını ortaya koymaktır.
Bununla beraber Fecr-i Âtî Encümeni'nin bir beyanname ile edebiyat dünyasına girişi, dönemine göre oldukça yeni ve önemli bir tavırdır. Bu tavırda bir okul, topluluk olma, kendilerini çok net ifade etme çabalan görülür. Bu noktada Fecr-i- Âtî Encümeni hem sözü edilen beyanname ile hem de düzenli ve periyodik olarak toplanmalarıyla, kendi dönemlerinde Batı'da hâlâ yaşamakta olan parnasistlere ve sembolistlere benzer. Zaten encümen de yaşadığı dönemde bu iki okulu yakından takip etmektedir. Bu nedenle Fecr-i Âtî Encümeni bütün bu tavırlarıyla Batı kaynaklı bir oluşum görünümündedir.
Fecr-i Âtî Encümeni yaşadığı dönemde hem beyannameleriyle, hem polemikleriyle hem de sanat ve edebiyat karşısındaki tavrıyla kendini çok net ifade ettiği halde edebiyat tarihçilerinin ve araştırmacılarının encümen hakkındaki hükümleri oldukça çeşitli ve birbiriyle çelişir niteliktedir. Bunun en önemli nedeni de mevcut çalışmaların Fecr-i Âtî Encümeni edebî ürünlerini merkeze almamalarıdır. Bununla birlikte, bu encümeni oluşturan üyeler Cumhuriyet dönemi edebiyatı içerisinde de ürün verdiğinden üyelerin bu döneme ait eserlerine de bakılarak hükümler verilmektedir. Hâl böyle gelişince de Fecr-i Âtî Encümeni hakkında verilen hükümler gerçekle bir türlü bağdaşmamaktadır.
İşte bu noktada bir edebiyat tarihçisi ve araştırmacısı sözü edilen encümen üzerine hüküm vermeden önce, Fecr-i Âtî'nin bu kendini tam olarak İfade etme, kendini ortaya koyma çabalarını dikkate almak zorundadır. Burada edebiyat tarihçisinin ve araştırmacısının üzerine eğilmesi gereken en Önemli husus, encümenin kendini net bir şekilde ortaya koyma çabalarını bir başlangıç olarak kabul edip, Fecr-i Atî Encümeni edebiyatı ürünlerini incelemek, bu ürünlerin yapılarındaki asgari müşterekleri tespit ederek Fecr-i Âtî Encümeni'nin bir topluluk, bir toplaşma, bir okul olup olmadığını ortaya koymaktır.
Bununla beraber Fecr-i Âtî Encümeni'nin bir beyanname ile edebiyat dünyasına girişi, dönemine göre oldukça yeni ve önemli bir tavırdır. Bu tavırda bir okul, topluluk olma, kendilerini çok net ifade etme çabalan görülür. Bu noktada Fecr-i- Âtî Encümeni hem sözü edilen beyanname ile hem de düzenli ve periyodik olarak toplanmalarıyla, kendi dönemlerinde Batı'da hâlâ yaşamakta olan parnasistlere ve sembolistlere benzer. Zaten encümen de yaşadığı dönemde bu iki okulu yakından takip etmektedir. Bu nedenle Fecr-i Âtî Encümeni bütün bu tavırlarıyla Batı kaynaklı bir oluşum görünümündedir.
Fecr-i Âtî Encümeni yaşadığı dönemde hem beyannameleriyle, hem polemikleriyle hem de sanat ve edebiyat karşısındaki tavrıyla kendini çok net ifade ettiği halde edebiyat tarihçilerinin ve araştırmacılarının encümen hakkındaki hükümleri oldukça çeşitli ve birbiriyle çelişir niteliktedir. Bunun en önemli nedeni de mevcut çalışmaların Fecr-i Âtî Encümeni edebî ürünlerini merkeze almamalarıdır. Bununla birlikte, bu encümeni oluşturan üyeler Cumhuriyet dönemi edebiyatı içerisinde de ürün verdiğinden üyelerin bu döneme ait eserlerine de bakılarak hükümler verilmektedir. Hâl böyle gelişince de Fecr-i Âtî Encümeni hakkında verilen hükümler gerçekle bir türlü bağdaşmamaktadır.