Seyyid Kutub; «İslâm'da Sosyal Adâlet», «Din Budur», «İslâm Düşüncesi», «İstikbal İslâm'ındır» başta olmak üzere birçok içtimâî ve dînî eser kaleme almıştır. Amelsiz îmânın olmayacağı ve zamâne müslümanlarının câhiliyye içinde olduğu istikametindeki görüşleri ve Fî Zilâli'l-Kur'ân eserindeki bazı tefsirleri sebebiyle İhvân-ı Müslimîn dâhil olmak üzere İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden tenkitler de almıştır. Bazı kimseler onun dinde reform düşüncesinde olduğunu iddia etmişse de kendisi hayatta iken bunu şöyle reddeder:
“Bazı müslümanların zannettiği gibi biz İslâm'ın bir reforma ihtiyacı olduğuna inanmıyoruz. Zira her şeyden evvel İslâm, kendi bünyesinde tam ve mükemmeldir. Bizim yapmamız gereken şey; eksik anlayışımıza, gaflet ve tembelliğimize bir çözüm bularak, din karşısındaki tavrımızı ve durumumuzu düzeltmektir. Bizim yeniden İslâmî hayat için hariçten getirilecek düsturlara ihtiyacımız yoktur. Biz asıl terk edilmiş değerlerimize sahip çıkıp onlara sarılmaya muhtacız.”
Seyyid Kutub; «İslâm'da Sosyal Adâlet», «Din Budur», «İslâm Düşüncesi», «İstikbal İslâm'ındır» başta olmak üzere birçok içtimâî ve dînî eser kaleme almıştır. Amelsiz îmânın olmayacağı ve zamâne müslümanlarının câhiliyye içinde olduğu istikametindeki görüşleri ve Fî Zilâli'l-Kur'ân eserindeki bazı tefsirleri sebebiyle İhvân-ı Müslimîn dâhil olmak üzere İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden tenkitler de almıştır. Bazı kimseler onun dinde reform düşüncesinde olduğunu iddia etmişse de kendisi hayatta iken bunu şöyle reddeder:
“Bazı müslümanların zannettiği gibi biz İslâm'ın bir reforma ihtiyacı olduğuna inanmıyoruz. Zira her şeyden evvel İslâm, kendi bünyesinde tam ve mükemmeldir. Bizim yapmamız gereken şey; eksik anlayışımıza, gaflet ve tembelliğimize bir çözüm bularak, din karşısındaki tavrımızı ve durumumuzu düzeltmektir. Bizim yeniden İslâmî hayat için hariçten getirilecek düsturlara ihtiyacımız yoktur. Biz asıl terk edilmiş değerlerimize sahip çıkıp onlara sarılmaya muhtacız.”