#smrgKİTABEVİ Fransız Akademisi'ne Kabul Konuşması ve Jean Christophe Rufin'in Yanıtı - 2022
İnsan sizinki gibi bir aileye kabul edilme ayrıcalığına eriştiğinde, eli boş gelemez. Hele benim gibi Levanten bir konuk olduğunda, eli kolu dolu gelir. Gerek Fransa'ya, gerek Lübnan'a karşı duyduğum minnetle, iki yurdumun bana verdiği her şeyi de yanımda getireceğim: Kökenlerimi, dillerimi, aksanımı, inançlarımı, kuşkularımı ve her şeyden çok uyum, ilerleme ve bir arada yaşama düşlerimi.
Bu düşler bugün suya düşmüş görünüyor. Övünç duyduğum kültür evrenleri arasında bir duvar yükseliyor Akdeniz'de. Benim isteğim bir yakadan ötekine geçmek için bu duvarı aşmak değil. Bu Avrupalılar ile Afrikalılar, Batı ile Müslüman alemi, Yahudiler ile Araplar arasındaki tiksinti duvarını çökertmek, yerle bir etmeye katkı sağlamak istiyorum ben. Yaşama nedenim, yazma nedenim her zaman bu oldu...''
1635 yılında Kardinal Richelieu tarafından kurulan ve Fransa'nın en köklü kültür kurumlarının başında gelen Fransız Akademisi 40 koltuğa sahiptir ve yaşam boyu seçilen 40 üyeden oluşur. Ancak bir üye öldüğünde yerine yenisi seçilir. Bu kuraldan dolayı Akademi üyeleri ‘‘ölümsüz'' (‘‘immortel'') olarak adlandırılır.
Amin Maalouf 2011 yılında, 29. Koltuk'un sahibi Claude Levi-Strauss'un yerine Fransız Akademisi'ne seçildi. Gelenek gereği yeni seçilen üye, koltuğunu devam ettirdiği eski üyeye dair bir anma konuşması, bir başka üye de seçilen yeni üyeyi takdim konuşması yapmak zorundaydı.
Amin Maalouf Claude Levi-Strauss'tan, Jean-Christophe Rufin de Amin Maalouf'dan bahsetti. Böylelikle antropoloji, tarih, Doğu-Batı etkileşimi, Fransız kültürü vb. pek çok konu Fransız Akademisi'nin ‘‘Kubbe''sinde yankılandı.
Dünyaca ünlü bir yazar: Maalouf, Dünyaca ünlü bir antropolog: Levi-Strauss.
Kısacası bir taşla iki kuş...
İnsan sizinki gibi bir aileye kabul edilme ayrıcalığına eriştiğinde, eli boş gelemez. Hele benim gibi Levanten bir konuk olduğunda, eli kolu dolu gelir. Gerek Fransa'ya, gerek Lübnan'a karşı duyduğum minnetle, iki yurdumun bana verdiği her şeyi de yanımda getireceğim: Kökenlerimi, dillerimi, aksanımı, inançlarımı, kuşkularımı ve her şeyden çok uyum, ilerleme ve bir arada yaşama düşlerimi.
Bu düşler bugün suya düşmüş görünüyor. Övünç duyduğum kültür evrenleri arasında bir duvar yükseliyor Akdeniz'de. Benim isteğim bir yakadan ötekine geçmek için bu duvarı aşmak değil. Bu Avrupalılar ile Afrikalılar, Batı ile Müslüman alemi, Yahudiler ile Araplar arasındaki tiksinti duvarını çökertmek, yerle bir etmeye katkı sağlamak istiyorum ben. Yaşama nedenim, yazma nedenim her zaman bu oldu...''
1635 yılında Kardinal Richelieu tarafından kurulan ve Fransa'nın en köklü kültür kurumlarının başında gelen Fransız Akademisi 40 koltuğa sahiptir ve yaşam boyu seçilen 40 üyeden oluşur. Ancak bir üye öldüğünde yerine yenisi seçilir. Bu kuraldan dolayı Akademi üyeleri ‘‘ölümsüz'' (‘‘immortel'') olarak adlandırılır.
Amin Maalouf 2011 yılında, 29. Koltuk'un sahibi Claude Levi-Strauss'un yerine Fransız Akademisi'ne seçildi. Gelenek gereği yeni seçilen üye, koltuğunu devam ettirdiği eski üyeye dair bir anma konuşması, bir başka üye de seçilen yeni üyeyi takdim konuşması yapmak zorundaydı.
Amin Maalouf Claude Levi-Strauss'tan, Jean-Christophe Rufin de Amin Maalouf'dan bahsetti. Böylelikle antropoloji, tarih, Doğu-Batı etkileşimi, Fransız kültürü vb. pek çok konu Fransız Akademisi'nin ‘‘Kubbe''sinde yankılandı.
Dünyaca ünlü bir yazar: Maalouf, Dünyaca ünlü bir antropolog: Levi-Strauss.
Kısacası bir taşla iki kuş...