#smrgKİTABEVİ Futbolun Karakter Heykeli Trabzonspor: Trabzonspor da Aşka Dahildir -
Uzun tartışmalar... İdmanocağı ve İdmangücü arasında süren derin ve güçlü bir rekabet... Karadeniz insanın hırçınlığı, inatçılığı kadar uysallığı ve uyumu da güçlüdür. Renklerde ve isimde anlaşıyorlar. “Gücü”nü sağlam bir “ocak”tan alan Trabzonspor bir il takımı olarak 2 Ağustos 1967'de kuruluyor. O tarihe kadar futbol kültürü oluşturulmuş, rekabetin ve yarışın gerekleri öğrenilmiş, farklı ve güçlü kulüplere iyi futbolcular gönderilmiş. Güç birliği yapılarak oluşturulan bu büyük ve sağlam gemi artık Trabzon ufuklarını aşarak bir gücü temsil etmek için yola çıkmış. Bu temsili Anadolu'dan aldığı güçle layıkıyla yerine getirmiş. 1967'de kurulan takım kısa süre içinde adını Türkiye'ye duyurmuş, yeni bir güç, yeni bir rakip olarak ortaya çıkmış. 1967'den sonra altı lig şampiyonluğu, yedi Cumhurbaşkanlığı kupası, beş başbakanlık kupası, altı Türkiye (Federasyon) kupası kazanmış; çok sayıda Avrupa kupası müsabakasına çıkmış. Bu yıllar gücün İstanbul?dan Anadolu'ya taşındığı hatta İstanbul takımlarının hiç olmayacak şekilde ittifak arayışlarına girdikleri, Trabzonspor karşısında üç takımın bayraklarının yan yana dalgalandığı yıllardır. Takım disiplini sağlanmış, takımın kadrosu yerli ve yerel kaynaklardan seçilmiş, aynı dili konuşan ve aynı kültürü, anlayışı temsil eden hocalarla çalışılmış, isteklerin ve hedeflerin birlikteliği sağlanmış. Bu birliktelik ve bu duygu Anadolu insanına yabancı olmadığından Karadeniz'deki bir şehir takımı kısa sürede ülkenin her yanında taraftar bulmuş, gittikleri her şehirde bayrakları dalgalanmış. Bu gücü, bu başarıyı, bu cesareti ve bu kararlılığı tüm Anadolu sahiplenmiş ve desteklemiş.
Günler günleri, haftalar haftaları, yıllar yılları takip etmiş ve günümüze kadar bu takım adının yüceliğini koruyarak gelmiştir. Bugün ve dün takımın genel durumunun, oynanan futbolun, sonuçların, oyun anlayışının ve uygulamasının iyi olmadığını herkes biliyor görüyor. Bizler taraftar olarak her türlü maddi ve manevi desteği Trabzonspor'a veriyoruz. Herkes biliyor ki hiçbir şehir takımı Trabzonspor'un yaptıklarını yapabilmiş değil. Temsil noktasında hiçbiri bizim takımımız kadar özverili ve başarılı olabilmiş değil.
Durum bu... Takım, taraftar, tarih, özveri, umut bir araya toplanmış. İşte bu bilinci ve anlayışı iyi idare etmek, yönlendirmek ve bu birikimi diri tutmak gerekiyor. İdari görevde bulunanların biraz daha bilinçli ve yaşananları iyi okuyanlardan oluşması gerekiyor. Bizim tribünlerimizde takımın şampiyonluğunu görmemiş binlerce insan oluyor. Şampiyon olmak bir yana takımlara deplasman korkusu salmaktan da uzaklaşıyoruz. Bu takımı tutmamızın, sevmemizin ve desteklememizin tek koşulunun şampiyonluk olmadığını daha önceki yazılarımda da defalarca belirttim. Bizim isteğimiz onurlu bir mücadele... Kaybetsek de iyi oynayarak kaybedilmiş bir maç... Hak yemeden ve hakkını yedirmeden sürdürülen bir ahlak... Adı anıldığında yaptığı işi layıkıyla yapan bir takım... Yaptığı hatalardan ders alan ve o yanlışlıklara bir daha düşmeyen bir anlayış... İsimlerin ve şahısların geçiciliğini anlayıp kurumların, iyiliklerin ve başarıların sürekliliğini bilen bir yapılanma... Gücün ve onurun korunması için sağlam bir karakter... Adama göre oyunun değil oyuna göre adamın seçildiği bir takım... Yükü taşıyabileceğine inandığımız bir omuz... Yeniden gönüllü olarak gökyüzünün maviye, yeryüzünün bordoya dönüştüğü bir manzara... Bunu yapmak zor değil; çünkü bunlar yapılmıştır. Örnekleri merak edenler bunları arşivimizde ve müzemizde görebilirler. Bilme yenler, anlamayanlar okusunlar, gezsinler. Bizim en iyi bildiğimiz, yaptığımız işi başkasından öğrenmeye kalkmasınlar.
Yeni başlayanlar için söylüyorum, tarihi ile bugünü arasında uçurumlar oluşan bu kulübün ve takımın özü sağlamdır. Bir yapı sadece en üst katıyla değerlendirilmez. Her karesi birlikte ele alınır. Temeli sağlam olan bu yapıyı ihmal etmeyelim. Uyaralım, konuşalım, dinleyelim, anlayalım, destekleyelim... Bu ülkede maalesef başka Trabzonspor yok. Olması için mücadele eden de yok. Değerlerin ve kültürün kolay oluşmadığını biliyoruz; biz Trabzonsporlular olarak değerlerimizi ve kültürümüzü oluşturduk; onu kaybetmeyelim.
Uzun tartışmalar... İdmanocağı ve İdmangücü arasında süren derin ve güçlü bir rekabet... Karadeniz insanın hırçınlığı, inatçılığı kadar uysallığı ve uyumu da güçlüdür. Renklerde ve isimde anlaşıyorlar. “Gücü”nü sağlam bir “ocak”tan alan Trabzonspor bir il takımı olarak 2 Ağustos 1967'de kuruluyor. O tarihe kadar futbol kültürü oluşturulmuş, rekabetin ve yarışın gerekleri öğrenilmiş, farklı ve güçlü kulüplere iyi futbolcular gönderilmiş. Güç birliği yapılarak oluşturulan bu büyük ve sağlam gemi artık Trabzon ufuklarını aşarak bir gücü temsil etmek için yola çıkmış. Bu temsili Anadolu'dan aldığı güçle layıkıyla yerine getirmiş. 1967'de kurulan takım kısa süre içinde adını Türkiye'ye duyurmuş, yeni bir güç, yeni bir rakip olarak ortaya çıkmış. 1967'den sonra altı lig şampiyonluğu, yedi Cumhurbaşkanlığı kupası, beş başbakanlık kupası, altı Türkiye (Federasyon) kupası kazanmış; çok sayıda Avrupa kupası müsabakasına çıkmış. Bu yıllar gücün İstanbul?dan Anadolu'ya taşındığı hatta İstanbul takımlarının hiç olmayacak şekilde ittifak arayışlarına girdikleri, Trabzonspor karşısında üç takımın bayraklarının yan yana dalgalandığı yıllardır. Takım disiplini sağlanmış, takımın kadrosu yerli ve yerel kaynaklardan seçilmiş, aynı dili konuşan ve aynı kültürü, anlayışı temsil eden hocalarla çalışılmış, isteklerin ve hedeflerin birlikteliği sağlanmış. Bu birliktelik ve bu duygu Anadolu insanına yabancı olmadığından Karadeniz'deki bir şehir takımı kısa sürede ülkenin her yanında taraftar bulmuş, gittikleri her şehirde bayrakları dalgalanmış. Bu gücü, bu başarıyı, bu cesareti ve bu kararlılığı tüm Anadolu sahiplenmiş ve desteklemiş.
Günler günleri, haftalar haftaları, yıllar yılları takip etmiş ve günümüze kadar bu takım adının yüceliğini koruyarak gelmiştir. Bugün ve dün takımın genel durumunun, oynanan futbolun, sonuçların, oyun anlayışının ve uygulamasının iyi olmadığını herkes biliyor görüyor. Bizler taraftar olarak her türlü maddi ve manevi desteği Trabzonspor'a veriyoruz. Herkes biliyor ki hiçbir şehir takımı Trabzonspor'un yaptıklarını yapabilmiş değil. Temsil noktasında hiçbiri bizim takımımız kadar özverili ve başarılı olabilmiş değil.
Durum bu... Takım, taraftar, tarih, özveri, umut bir araya toplanmış. İşte bu bilinci ve anlayışı iyi idare etmek, yönlendirmek ve bu birikimi diri tutmak gerekiyor. İdari görevde bulunanların biraz daha bilinçli ve yaşananları iyi okuyanlardan oluşması gerekiyor. Bizim tribünlerimizde takımın şampiyonluğunu görmemiş binlerce insan oluyor. Şampiyon olmak bir yana takımlara deplasman korkusu salmaktan da uzaklaşıyoruz. Bu takımı tutmamızın, sevmemizin ve desteklememizin tek koşulunun şampiyonluk olmadığını daha önceki yazılarımda da defalarca belirttim. Bizim isteğimiz onurlu bir mücadele... Kaybetsek de iyi oynayarak kaybedilmiş bir maç... Hak yemeden ve hakkını yedirmeden sürdürülen bir ahlak... Adı anıldığında yaptığı işi layıkıyla yapan bir takım... Yaptığı hatalardan ders alan ve o yanlışlıklara bir daha düşmeyen bir anlayış... İsimlerin ve şahısların geçiciliğini anlayıp kurumların, iyiliklerin ve başarıların sürekliliğini bilen bir yapılanma... Gücün ve onurun korunması için sağlam bir karakter... Adama göre oyunun değil oyuna göre adamın seçildiği bir takım... Yükü taşıyabileceğine inandığımız bir omuz... Yeniden gönüllü olarak gökyüzünün maviye, yeryüzünün bordoya dönüştüğü bir manzara... Bunu yapmak zor değil; çünkü bunlar yapılmıştır. Örnekleri merak edenler bunları arşivimizde ve müzemizde görebilirler. Bilme yenler, anlamayanlar okusunlar, gezsinler. Bizim en iyi bildiğimiz, yaptığımız işi başkasından öğrenmeye kalkmasınlar.
Yeni başlayanlar için söylüyorum, tarihi ile bugünü arasında uçurumlar oluşan bu kulübün ve takımın özü sağlamdır. Bir yapı sadece en üst katıyla değerlendirilmez. Her karesi birlikte ele alınır. Temeli sağlam olan bu yapıyı ihmal etmeyelim. Uyaralım, konuşalım, dinleyelim, anlayalım, destekleyelim... Bu ülkede maalesef başka Trabzonspor yok. Olması için mücadele eden de yok. Değerlerin ve kültürün kolay oluşmadığını biliyoruz; biz Trabzonsporlular olarak değerlerimizi ve kültürümüzü oluşturduk; onu kaybetmeyelim.