İnsanın varlık kökleri, asli arzu ve talepleri, bizzat kendisi için kapalı ve tanınmaz hale geldiği zaman, sembollerin anlaşılmaz dili kaçınılmaz olur, başka bir ifadeyle sembollerin özneye yabancı ama bilinçdışının bildiği kendi dili… Öznenin kendisine yabancılaşmış varlığı ile iletişimi, kendisi tarafından bile anlaşılmayan bu dil üzerinden kurulur. Açıkçası semboller, artık öznenin kendini kendisine anlaşılmaz biçimde tercüme ettiği bir başka yabancı dildir. Yani özne, ruhunun anadilinden, yabancı bir dile sürgün edilmiştir. Sembol, bizzat, kendimizi anlamak istemeyişimizin bir tuzağıdır, ama aynı zamanda kendini anlatmak isteyen orijininde varlığın da yetersiz bir dışavurumudur… Ruhsal dünyada ölümler arttıkça, sembollerin kullanımı da artacaktır.
İnsanın varlık kökleri, asli arzu ve talepleri, bizzat kendisi için kapalı ve tanınmaz hale geldiği zaman, sembollerin anlaşılmaz dili kaçınılmaz olur, başka bir ifadeyle sembollerin özneye yabancı ama bilinçdışının bildiği kendi dili… Öznenin kendisine yabancılaşmış varlığı ile iletişimi, kendisi tarafından bile anlaşılmayan bu dil üzerinden kurulur. Açıkçası semboller, artık öznenin kendini kendisine anlaşılmaz biçimde tercüme ettiği bir başka yabancı dildir. Yani özne, ruhunun anadilinden, yabancı bir dile sürgün edilmiştir. Sembol, bizzat, kendimizi anlamak istemeyişimizin bir tuzağıdır, ama aynı zamanda kendini anlatmak isteyen orijininde varlığın da yetersiz bir dışavurumudur… Ruhsal dünyada ölümler arttıkça, sembollerin kullanımı da artacaktır.