Wittgenstein “ne hakkında konuşamıyorsak onu sessizlik içinde arkaya atıyoruz” der. Ölümün gerçekte neye karşılık geldiğini unuttuk. Ölümün içi boşaltılırken sıklıkla yokmuş gibi davranmaya da devam ediyoruz. Gassal, pandemi süresince hiç ara vermeden ölü beden yıkamaya devam etti. Kısıtlamalar, ölü beden yıkama işini hiç aksatmadı. Covid-19'un etkilediği meslekler arasında başlarda yer alsa da pandemi boyunca gassallar ve yaptıkları iş hiç konuşulmadı. Çünkü “ölü bedenler” mutlaka yıkanmalıydı (!) Türkiye'de gassalın sesine kulak veren bu çalışma, ölümün niçin konuşulması gerektiğini de makro çerçevede tartıştı.
Prof. Dr. Adem SAĞIR
Ölüm, üzerine düşünmek için günlük hayata ara vermemiz gereken bir gerçek mi? Yoksa en olmadık anlarda en hazırlıksız zamanda zihnimize bir anda düşen mi? Ölümü düşünmek bir tercih mi? Peki, ya ölüm hayatın bir parçası hatta merkezi olanlar? Her gün hiç de aklımıza gelmeden yanından yürüyüp geçtiklerimiz. Ya onların hikayesi?
Ferda KÜTÜKÇÜOĞLU
Ölüme o kadar maruz kalmıştık ki onu kanıksamış; sarsıcı, şok edici etkisine katlanır olmuştuk. Hayat ve ölüm yaşadığımız evrenin iki kefeli terazisiyken, ölümü hep kendimizden uzak tutmuştuk. Ölüleriyle içli dışlı olan bir kültürün insanlarıyken, ölümden olabildiğince uzaklaşmış; sözünü sohbetini etmez olmuştuk. Covid-19 pandemisi de diğer pandemiler gibi bir gün son bulacak. O güne kadar hepimizin çok dikkatli olması gerekecek. Yapacağımız işleri erteleyen bir yanımız var. Sonra yaparız diyoruz. Emekli olunca yaparız…Şu olunca, bu olunca yaparız diyoruz. Her ferdin yaşadıkları bizce çok değerli. Yaşanmış tecrübelerin yazılması okunması gelecek kuşaklara aktarılarak yol ve yön göstermesi çok önemli.
Hüseyin KARATAŞ