#smrgSAHAF Gecenin Sonuna Yolculuk - 2022
Louis-Ferdinand Céline'in ilk ve en ünlü kitabı Gecenin Sonuna Yolculuk, yaşamın oradan oraya, Birinci Dünya Savaşı'ndan Afrika'ya, Amerika'dan Fransa'daki bir akıl hastanesine savurduğu bir anti-kahramanın, Bardamu'nün öyküsü. Sefalet, hastalık, yozlaşmışlık, delilik, ölüm her yerde. İnsanın varoluş karşısındaki çaresizliği yüzümüze tüyler ürpertici bir ritimle vuruluyor. Kapkara ama alabildiğine şiirsel, Simone de Beauvoir'ın deyişiyle “söz kadar canlı bir yazı”yla yazılmış bir senfoni.
Gecenin Sonuna Yolculuk iki dünya savaşı çıkarmış bir yüzyılda aynaya yansıyan insan ruhunun bir nevi yazınsal otopsisidir.
Gerçek Céline “mucize”sini yaratan şey okumanın yarattığı etkidir – büyüleyici, gizemli, kopkoyu bir karanlık içinde, hoşnutsuz ama bununla birlikte yardım eli uzatan kahkahayla. - Julia Kristeva
Aslına bakarsanız Fransa'da “benim Proust'um” Céline'dir. (…) Céline çok büyük bir özgürlükçüdür, onun sesinin çağrısı beni içine çekiyor. - Philip Roth
Önce Céline'i okumalı, son 2000 yılın en büyük yazarı… - Charles Bukowski
Dr. Louis - Ferdinand Destouches ya da Celine (1894 - 1961), ‘Gecenin Sonuna Yolculuk'u 1932'de yazdı. I. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara, et, yine de kahkaha...
Biz,tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz ‘Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın en aşağı katmanlarıyla bir yüzleşme, bizi içeri, daha içeri çeken, boynumuza parmaklarını geçiren, ısıran, tüküren, hırlayan, ölesiye korkan ve korkutan. Yani yaşayan. Bir kıpırdanma başladı bile, parmaklarımızın ucunda, gözeneklerimizden içeri sızan bir şey var. Böyle bir yüzleşmeye katlanabilecek mi insan?
Louis-Ferdinand Céline'in ilk ve en ünlü kitabı Gecenin Sonuna Yolculuk, yaşamın oradan oraya, Birinci Dünya Savaşı'ndan Afrika'ya, Amerika'dan Fransa'daki bir akıl hastanesine savurduğu bir anti-kahramanın, Bardamu'nün öyküsü. Sefalet, hastalık, yozlaşmışlık, delilik, ölüm her yerde. İnsanın varoluş karşısındaki çaresizliği yüzümüze tüyler ürpertici bir ritimle vuruluyor. Kapkara ama alabildiğine şiirsel, Simone de Beauvoir'ın deyişiyle “söz kadar canlı bir yazı”yla yazılmış bir senfoni.
Gecenin Sonuna Yolculuk iki dünya savaşı çıkarmış bir yüzyılda aynaya yansıyan insan ruhunun bir nevi yazınsal otopsisidir.
Gerçek Céline “mucize”sini yaratan şey okumanın yarattığı etkidir – büyüleyici, gizemli, kopkoyu bir karanlık içinde, hoşnutsuz ama bununla birlikte yardım eli uzatan kahkahayla. - Julia Kristeva
Aslına bakarsanız Fransa'da “benim Proust'um” Céline'dir. (…) Céline çok büyük bir özgürlükçüdür, onun sesinin çağrısı beni içine çekiyor. - Philip Roth
Önce Céline'i okumalı, son 2000 yılın en büyük yazarı… - Charles Bukowski
Dr. Louis - Ferdinand Destouches ya da Celine (1894 - 1961), ‘Gecenin Sonuna Yolculuk'u 1932'de yazdı. I. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara, et, yine de kahkaha...
Biz,tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz ‘Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın en aşağı katmanlarıyla bir yüzleşme, bizi içeri, daha içeri çeken, boynumuza parmaklarını geçiren, ısıran, tüküren, hırlayan, ölesiye korkan ve korkutan. Yani yaşayan. Bir kıpırdanma başladı bile, parmaklarımızın ucunda, gözeneklerimizden içeri sızan bir şey var. Böyle bir yüzleşmeye katlanabilecek mi insan?