Lisanla ve insanla derdi vardır yazarın.
Her ikisini de kazmakta, karıştırmakta, arayıp bulmakta, bulamayınca da bildiğini okumaktadır:
"Köprü böyle bir yer işte. îki ayrı yönden gelip ortasında buluştular. Bir çift sözle konuştular havayı, suyu, hayatı; bir de geri kalanı, inatçı iki keçi değildiler, ne de kurt-kuzucuk masalı. Ama gitmeyince ısrarlı kış, gelmeyince uyuz bahar, çareleri tükendi. îki ayrı yakadan sulara kavuştular. Saadetinde değilse de hayatın, sadedinde buluştular. Bu sahnenin sonunda kerevet size kaldı." (Arka kapaktan)
Lisanla ve insanla derdi vardır yazarın.
Her ikisini de kazmakta, karıştırmakta, arayıp bulmakta, bulamayınca da bildiğini okumaktadır:
"Köprü böyle bir yer işte. îki ayrı yönden gelip ortasında buluştular. Bir çift sözle konuştular havayı, suyu, hayatı; bir de geri kalanı, inatçı iki keçi değildiler, ne de kurt-kuzucuk masalı. Ama gitmeyince ısrarlı kış, gelmeyince uyuz bahar, çareleri tükendi. îki ayrı yakadan sulara kavuştular. Saadetinde değilse de hayatın, sadedinde buluştular. Bu sahnenin sonunda kerevet size kaldı." (Arka kapaktan)