Haziran bitti. Temmuzlar gelecek. Ağustoslar, Eylüller ve Ekimler… Haftalar, aylar ve mevsimler geçecek ama biz asla vazgeçmeyeceğiz! Çok şey söylendi, yazıldı ve çizildi Gezi'ye dair. Dışarıda olanların; Gezi'yi olur olmaz şeylerle irtibatlandırabilmek için atmadıkları takla, yapmadıkları madrabazlık, söylemedikleri yalan kalmadı. İçeride olanların; vicdanlarında çınlayan sesi anlamlandırabilmek için kurmadıkları hayal, koşmadıkları yol, konuşmadıkları dost kalmadı. Çok şey söylendi, yazıldı ve çizildi Gezi'ye dair AMA böylesi söylenmedi…
Eylemler sırasında tanıştığım yazar elinizde tutmakta olduğunuz eserinde; yüreğimizin en derininde hâlâ yaşadığımız ve fakat tasvir etmekte, anlamlandırmakta ve neden sonuç ilişkisi kurmakta zorlandığımız Gezi Parkı Direnişini, daha önce hiç ele alınmamış bir yöntemle – tarihi, sosyolojik, felsefi, teolojik ve olgusal – bazda ele alarak ufkumuzu açmakta ve yakın geleceğe dair duymayı çok özlediğimiz güzel haberleri de bizlere müjdelemektedir.
Hepimize ait olan ama hiçbirimizin malı olmayan Gezi Parkı sürecinin doğru anlaşılması ve analiz edilmesi adına hayati bir misyon üstleneceğine inandığım bu eserin, akademik ve bilimsel tartışmaların seviyesinin yükseltilebilmesi adına da önemli bir referans olacağına yürekten inanıyorum. Tarihte ikinci defa “yeni bir çağın doğumuna analık yaptığına” inandığım İstanbul'a ve dahi ona 5.532 eylemle eşlik eden Anadolu'nun fikri hür, vicdanı hür, “düşlerinde özgür” insanlarının tamamına, kısaca Gezi'nin Altın çocuklarına hediye edilmiş bu esere, aynı yüksek şevk ve heyecanla sahip çıkmanızı temenni ediyorum. - Bülent PEKER Gezi Parkı Direnişçisi.
Haziran bitti. Temmuzlar gelecek. Ağustoslar, Eylüller ve Ekimler… Haftalar, aylar ve mevsimler geçecek ama biz asla vazgeçmeyeceğiz! Çok şey söylendi, yazıldı ve çizildi Gezi'ye dair. Dışarıda olanların; Gezi'yi olur olmaz şeylerle irtibatlandırabilmek için atmadıkları takla, yapmadıkları madrabazlık, söylemedikleri yalan kalmadı. İçeride olanların; vicdanlarında çınlayan sesi anlamlandırabilmek için kurmadıkları hayal, koşmadıkları yol, konuşmadıkları dost kalmadı. Çok şey söylendi, yazıldı ve çizildi Gezi'ye dair AMA böylesi söylenmedi…
Eylemler sırasında tanıştığım yazar elinizde tutmakta olduğunuz eserinde; yüreğimizin en derininde hâlâ yaşadığımız ve fakat tasvir etmekte, anlamlandırmakta ve neden sonuç ilişkisi kurmakta zorlandığımız Gezi Parkı Direnişini, daha önce hiç ele alınmamış bir yöntemle – tarihi, sosyolojik, felsefi, teolojik ve olgusal – bazda ele alarak ufkumuzu açmakta ve yakın geleceğe dair duymayı çok özlediğimiz güzel haberleri de bizlere müjdelemektedir.
Hepimize ait olan ama hiçbirimizin malı olmayan Gezi Parkı sürecinin doğru anlaşılması ve analiz edilmesi adına hayati bir misyon üstleneceğine inandığım bu eserin, akademik ve bilimsel tartışmaların seviyesinin yükseltilebilmesi adına da önemli bir referans olacağına yürekten inanıyorum. Tarihte ikinci defa “yeni bir çağın doğumuna analık yaptığına” inandığım İstanbul'a ve dahi ona 5.532 eylemle eşlik eden Anadolu'nun fikri hür, vicdanı hür, “düşlerinde özgür” insanlarının tamamına, kısaca Gezi'nin Altın çocuklarına hediye edilmiş bu esere, aynı yüksek şevk ve heyecanla sahip çıkmanızı temenni ediyorum. - Bülent PEKER Gezi Parkı Direnişçisi.