#smrgKİTABEVİ Gizli Buzlanma - 2013
Münâcatın Kıyısında ve Naatın Kıyısında adlı şiirleriyle kitabını taçlandıran Ural, Muamma şiiriyle unutulan bir edebiyat gizini yeniden hatırlatıyor. Şiirin Kıyısında şairin şiir serüveninin ve poetik bakışının manzum bir bildirisi olarak kabul edilebilir. Çağrışım ve metaforlar Ural'ın mısralarında yeni ahenk ve anlam katmanları oluşturuyor.
Sevilenlerden yavaş yavaş uzaklaşmanın bir sembolü belki de Gizli Buzlanma: "ne çok vakti var suyun küçük adımlarla yürüyor köprüye budamaya yürüyor kollarını kışın izin veren kim güneş görmeyen yamaçlarda dumanlı pençesi ateşle buzun aynı tetiği çektiğini bilirsin"
ne çok vakti var suyun küçük adımlarla yürüyor köprüye
budamaya yürüyor ayaklarını izin veren kim
güneş görmeyen yamaçlarda dumanlı pençesi
ateşle buzun aynı tetiği çektiğini bilirsin
parlayan ne varsa gözeneklerinde arzın
ileri bakmadıkça mat o hain yıldızlanma
kristal direksiyon döndükçe soğuyor şaman
sürünen damlalar kol kola çatlaklarda uğultu
döndükçe köpekleri etrafında çıtırtıya sağır
ölü bir sabahı haber vermeden önce
tabancanın sırtında gerinen horozu vurun
saydam aynasında eriyen yüz aldatmasın değişmedi ısı
halden hale geçtikçe büyürüz değişmeyen kim
beslesen aç kalacaktı ateş çobanlar kaskatı
ateş yaksan da donacaktı her şey
Münâcatın Kıyısında ve Naatın Kıyısında adlı şiirleriyle kitabını taçlandıran Ural, Muamma şiiriyle unutulan bir edebiyat gizini yeniden hatırlatıyor. Şiirin Kıyısında şairin şiir serüveninin ve poetik bakışının manzum bir bildirisi olarak kabul edilebilir. Çağrışım ve metaforlar Ural'ın mısralarında yeni ahenk ve anlam katmanları oluşturuyor.
Sevilenlerden yavaş yavaş uzaklaşmanın bir sembolü belki de Gizli Buzlanma: "ne çok vakti var suyun küçük adımlarla yürüyor köprüye budamaya yürüyor kollarını kışın izin veren kim güneş görmeyen yamaçlarda dumanlı pençesi ateşle buzun aynı tetiği çektiğini bilirsin"
ne çok vakti var suyun küçük adımlarla yürüyor köprüye
budamaya yürüyor ayaklarını izin veren kim
güneş görmeyen yamaçlarda dumanlı pençesi
ateşle buzun aynı tetiği çektiğini bilirsin
parlayan ne varsa gözeneklerinde arzın
ileri bakmadıkça mat o hain yıldızlanma
kristal direksiyon döndükçe soğuyor şaman
sürünen damlalar kol kola çatlaklarda uğultu
döndükçe köpekleri etrafında çıtırtıya sağır
ölü bir sabahı haber vermeden önce
tabancanın sırtında gerinen horozu vurun
saydam aynasında eriyen yüz aldatmasın değişmedi ısı
halden hale geçtikçe büyürüz değişmeyen kim
beslesen aç kalacaktı ateş çobanlar kaskatı
ateş yaksan da donacaktı her şey