Yazarın bu yeni çalışması da, Akay Kine'nin verdiği bilgiler doğrultusunda, Gök-Tanrı inancının anlamlar dünyası, dünya görüşü ve ritüellerine ek olarak din ve millet kavramlarının bir incelemesidir.
Türk inancındaki ulus-din yapısı, aşina olduğumuz milletsiz-din anlayışıyla, Türk tefekkürünün millet ile dini aynı hamurda yoğrulmuş inancının bir karşılaştırmasıdır.
"Uluslaşma süreci, mitolojilerin oluşmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Toplum, mitolojiyi, mitoloji ulusları oluşturur. Mitoloji, o ulusun tüm değer yargılarını ve dünya görüşünü içeren millî bir anayasa ya da millî bir şifre gibidir. Mitolojide ne varsa, kültürde de o vardır.
Millete ait mitolojiyi unutturmak, bozmak ya da değerini düşürmek üzere adını kullanmak, bir toplumun ulusal kimliğini ve duruşunu yok etmek için kullanılan silahlardandır. Mitolojisinin, ulusal varoluş destanının aşağılanmasına ses çıkarmayacak hale getirilmiş bir ulus, toprağının verilmesine ve bayrağının indirilmesine de ses çıkarmayacaktır. Çünkü bayrak, vatan kavramları o ulusun mitolojisi ile içleri doldurulmuş simgesel ögelerdir.
Mitoloji yok olduğu anda vatan toprak, bayrak bir bez parçası, ulus da hiçbir ayırt edici özelliği bulunmayan insanlar topluluğudur.
En önemlisi de ulusal idealleri, mitolojiler verir. Mitolojisi yok olan bir ulus, idealler uğruna ve kendi ürettiği, kendince yüksek olan değer yargıları ile hareket etmez. Sadece maddi menfaatler uğruna, yüksek de-ğerler ve erdemler olmaksızın hareket eder."
"Siz Türkiye'deki kardeşlerimiz; iyi yaşıyorsunuz, dost yaşıyorsunuz, kendi devletinizi oluşturmuşsunuz, kendi yüce kültürünüz var, atalarınızın eski bilgi ve kültürünü koruyorsunuz. Bu nedenle siz Gök Tanrı ve Toprak Ana önünde kutsallaşmışsınız." - Altay'ın dini ve ulusçu önderi, Akay Kine
Yazarın bu yeni çalışması da, Akay Kine'nin verdiği bilgiler doğrultusunda, Gök-Tanrı inancının anlamlar dünyası, dünya görüşü ve ritüellerine ek olarak din ve millet kavramlarının bir incelemesidir.
Türk inancındaki ulus-din yapısı, aşina olduğumuz milletsiz-din anlayışıyla, Türk tefekkürünün millet ile dini aynı hamurda yoğrulmuş inancının bir karşılaştırmasıdır.
"Uluslaşma süreci, mitolojilerin oluşmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Toplum, mitolojiyi, mitoloji ulusları oluşturur. Mitoloji, o ulusun tüm değer yargılarını ve dünya görüşünü içeren millî bir anayasa ya da millî bir şifre gibidir. Mitolojide ne varsa, kültürde de o vardır.
Millete ait mitolojiyi unutturmak, bozmak ya da değerini düşürmek üzere adını kullanmak, bir toplumun ulusal kimliğini ve duruşunu yok etmek için kullanılan silahlardandır. Mitolojisinin, ulusal varoluş destanının aşağılanmasına ses çıkarmayacak hale getirilmiş bir ulus, toprağının verilmesine ve bayrağının indirilmesine de ses çıkarmayacaktır. Çünkü bayrak, vatan kavramları o ulusun mitolojisi ile içleri doldurulmuş simgesel ögelerdir.
Mitoloji yok olduğu anda vatan toprak, bayrak bir bez parçası, ulus da hiçbir ayırt edici özelliği bulunmayan insanlar topluluğudur.
En önemlisi de ulusal idealleri, mitolojiler verir. Mitolojisi yok olan bir ulus, idealler uğruna ve kendi ürettiği, kendince yüksek olan değer yargıları ile hareket etmez. Sadece maddi menfaatler uğruna, yüksek de-ğerler ve erdemler olmaksızın hareket eder."
"Siz Türkiye'deki kardeşlerimiz; iyi yaşıyorsunuz, dost yaşıyorsunuz, kendi devletinizi oluşturmuşsunuz, kendi yüce kültürünüz var, atalarınızın eski bilgi ve kültürünü koruyorsunuz. Bu nedenle siz Gök Tanrı ve Toprak Ana önünde kutsallaşmışsınız." - Altay'ın dini ve ulusçu önderi, Akay Kine