#smrgKİTABEVİ Göktepe'nin Çamları - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6258055764
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
420
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
438,00
Havale/EFT ile:
420,52
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199236609
623576

https://www.simurgkitabevi.com/goktepenin-camlari-2024
Göktepe'nin Çamları - 2024 #smrgKİTABEVİ
438.00
Çağımız, eskiden olduğu gibi bitevî, organik ve bütün bir zamanı yansıtmıyor. Bugün hepimiz parçalanmış, birbirinden koparılmış ve ölü kadavralar haline getirilmiş parçalı ve bölük pörçük zaman dilimlerinden geçiyoruz. Bizzat zamanın kendisi parçalanmış, bize yabancılaştırılmıştır.
Bu haliyle içinde yaşadığımız çağ tam anlamıyla bir nekroloji, ölülerin arkasından yakılan bir ağıt çağıdır. Artık hepimiz gün geçmiyor ki kaybolan bir hatıranın ağıtını yakmayalım. Kaybolan sadece eskiye ait bir anı değil, ânı, onun ruhunu kaybediyoruz. Bir saat öncesine ait zaman dilimi bile artık eskimiş bir şey gibi muamele görüyor.
Bu kitap ve içindeki yazılar, işte bu gidişe bir başkaldırı; içinde, çok uzak olmayan geçmişte, yakın geçmişte yaşanan organik hayattan esintiler taşıyan bir çığlık. 1970'li yıllar Türkiyesinde, taşrada yaşayan bir çocuğun gözünden bir günlük, not defteri.
Bu haliyle içinde yaşadığımız çağ tam anlamıyla bir nekroloji, ölülerin arkasından yakılan bir ağıt çağıdır. Artık hepimiz gün geçmiyor ki kaybolan bir hatıranın ağıtını yakmayalım. Kaybolan sadece eskiye ait bir anı değil, ânı, onun ruhunu kaybediyoruz. Bir saat öncesine ait zaman dilimi bile artık eskimiş bir şey gibi muamele görüyor.
Bu kitap ve içindeki yazılar, işte bu gidişe bir başkaldırı; içinde, çok uzak olmayan geçmişte, yakın geçmişte yaşanan organik hayattan esintiler taşıyan bir çığlık. 1970'li yıllar Türkiyesinde, taşrada yaşayan bir çocuğun gözünden bir günlük, not defteri.
Çağımız, eskiden olduğu gibi bitevî, organik ve bütün bir zamanı yansıtmıyor. Bugün hepimiz parçalanmış, birbirinden koparılmış ve ölü kadavralar haline getirilmiş parçalı ve bölük pörçük zaman dilimlerinden geçiyoruz. Bizzat zamanın kendisi parçalanmış, bize yabancılaştırılmıştır.
Bu haliyle içinde yaşadığımız çağ tam anlamıyla bir nekroloji, ölülerin arkasından yakılan bir ağıt çağıdır. Artık hepimiz gün geçmiyor ki kaybolan bir hatıranın ağıtını yakmayalım. Kaybolan sadece eskiye ait bir anı değil, ânı, onun ruhunu kaybediyoruz. Bir saat öncesine ait zaman dilimi bile artık eskimiş bir şey gibi muamele görüyor.
Bu kitap ve içindeki yazılar, işte bu gidişe bir başkaldırı; içinde, çok uzak olmayan geçmişte, yakın geçmişte yaşanan organik hayattan esintiler taşıyan bir çığlık. 1970'li yıllar Türkiyesinde, taşrada yaşayan bir çocuğun gözünden bir günlük, not defteri.
Bu haliyle içinde yaşadığımız çağ tam anlamıyla bir nekroloji, ölülerin arkasından yakılan bir ağıt çağıdır. Artık hepimiz gün geçmiyor ki kaybolan bir hatıranın ağıtını yakmayalım. Kaybolan sadece eskiye ait bir anı değil, ânı, onun ruhunu kaybediyoruz. Bir saat öncesine ait zaman dilimi bile artık eskimiş bir şey gibi muamele görüyor.
Bu kitap ve içindeki yazılar, işte bu gidişe bir başkaldırı; içinde, çok uzak olmayan geçmişte, yakın geçmişte yaşanan organik hayattan esintiler taşıyan bir çığlık. 1970'li yıllar Türkiyesinde, taşrada yaşayan bir çocuğun gözünden bir günlük, not defteri.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.