#smrgKİTABEVİ Gökyüzü Defni -
Aziz Gökdemir, şiddete teslim olmuş bir şehrin üç mevsimini, hayatları birbiriyle kesişen bir avuç insanın perspektifinden anlattığı kitabı "İç İçe Geçmiş İstanbul Öyküleri"nin ardından yeni kitabıyla tekrar karşımızda.
Yılların getirdiği bir dil evriminin izlerini taşıyan "Gökyüzü Defni", dinamizmini yitirmeden olgunlaşmış üslûbu, kullanılan anlatım tekniklerinin çeşitliliği ve kısa öykülerinin çarpıcılığının yanı sıra uzun öykülerdeki romansal kurgusu ile de dikkat çekiyor.
Kitaba adını veren gelenek, dünyanın toprak yoksunu bölgelerinde başvurulan, hayvanların ve doğanın yardımıyla ölüleri uğurlama, geride bıraktıkları her türlü izi yeryüzünden silme biçimi. Gökyüzü Defni'nde öyküleri anlatılan kişilerin birçoğu da-her ne kadar belli etmemeye çalışsalar, kendi kendilerine dahi itiraf edemeseler de-hayatlarını benzer bir ufalanmaya karşı direnerek tüketebilen insanlar. Onlara belletilen rollerin dışına çıkıp, dayatılan tabuları yıktıkça, oldukları yerde durmalarını emreden bir evrende değiştikleri sürece varolabiliyorlar. Modern edebiyatın tüm izlerini taşıyan bu sayfaları okurken, öykücülüğümüzün gelip dayandığı uzak ufku görmek de başlı başına sevinç kaynağı.
Aziz Gökdemir, şiddete teslim olmuş bir şehrin üç mevsimini, hayatları birbiriyle kesişen bir avuç insanın perspektifinden anlattığı kitabı "İç İçe Geçmiş İstanbul Öyküleri"nin ardından yeni kitabıyla tekrar karşımızda.
Yılların getirdiği bir dil evriminin izlerini taşıyan "Gökyüzü Defni", dinamizmini yitirmeden olgunlaşmış üslûbu, kullanılan anlatım tekniklerinin çeşitliliği ve kısa öykülerinin çarpıcılığının yanı sıra uzun öykülerdeki romansal kurgusu ile de dikkat çekiyor.
Kitaba adını veren gelenek, dünyanın toprak yoksunu bölgelerinde başvurulan, hayvanların ve doğanın yardımıyla ölüleri uğurlama, geride bıraktıkları her türlü izi yeryüzünden silme biçimi. Gökyüzü Defni'nde öyküleri anlatılan kişilerin birçoğu da-her ne kadar belli etmemeye çalışsalar, kendi kendilerine dahi itiraf edemeseler de-hayatlarını benzer bir ufalanmaya karşı direnerek tüketebilen insanlar. Onlara belletilen rollerin dışına çıkıp, dayatılan tabuları yıktıkça, oldukları yerde durmalarını emreden bir evrende değiştikleri sürece varolabiliyorlar. Modern edebiyatın tüm izlerini taşıyan bu sayfaları okurken, öykücülüğümüzün gelip dayandığı uzak ufku görmek de başlı başına sevinç kaynağı.