#smrgSAHAF Göl ve İnsan: Beyşehir Gölü Çevresinde Doğa - Kültür İlişkisi Üzerine Antropolojik Bir İnceleme -

Stok Kodu:
1199064244
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
216 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199064244
450181
Göl ve İnsan: Beyşehir Gölü Çevresinde Doğa - Kültür İlişkisi Üzerine Antropolojik Bir İnceleme -
Göl ve İnsan: Beyşehir Gölü Çevresinde Doğa - Kültür İlişkisi Üzerine Antropolojik Bir İnceleme - #smrgSAHAF
0.00
Bir zamanlar bir göl vardı Anadolu'nun bağrında, Beyşehir'de. Suyu baldan tatlı, kana kana içilen bir göl. Türkiye'nin birinci, dünyanın üçüncü tatlı su gölü...

Ancak paranın tadı, kendilerine gölün suyunun tadından tatlı gelen insanlar, onun 'boğulması'na karar verdiler! Suyunu, tarımsal sulama için çektiler. Doğal ve endüstriyel atıkları göle akıttılar. Balıklarını bilinçsizce avladılar. Zirai mücadele ve gübrelemede kullandıkları kimyasalları içine buladılar.

Ama bunların hiçbiri, 'dişli' bir 'canavar'ın yaptığını yapmadı. Dış pazarlara yönelik endüstriyel balık üretimini teşvik amacıyla göle 'ekilen' etçil bir tatlı su levreği, gölde ezelden beri yaşayan balıklara gölü cehennem edip, onların soyunu tüketti...

Bu kitap, doğa ile insan arasındaki etkileşimin hassasiyetine dikkat çeken bir çevresel antropoloji denemesi. 2000'li yılların başında Beyşehir Gölü çevresindeki insan hayatının değişme içinde akışına tarihsel, demografik, ekonomik, etnik, dinsel ve folklorik dinamikleri hesaba katarak bir ışık tutma girişimi. Beyşehir Gölü'nün ve gölü çevreleyen kıyılarda, ovalarda, dağlarda yaşayan insanların göçleriyle, etnik kimlikleriyle, gelenek, görenek, inanç ve efsaneleriyle hüzünlü hikayesi. Ama hepsinden önemlisi, insanın doğaya yönelik etkinliğinin, endüstriyel bir tahribat olmanın ötesine varıp, bilinçle ve istençle gerçekleştirilen bir 'katliam'a dönüşebileceğini anlatan bir çevrekırım hikayesi!.. (Arka kapaktan)

Bir zamanlar bir göl vardı Anadolu'nun bağrında, Beyşehir'de. Suyu baldan tatlı, kana kana içilen bir göl. Türkiye'nin birinci, dünyanın üçüncü tatlı su gölü...

Ancak paranın tadı, kendilerine gölün suyunun tadından tatlı gelen insanlar, onun 'boğulması'na karar verdiler! Suyunu, tarımsal sulama için çektiler. Doğal ve endüstriyel atıkları göle akıttılar. Balıklarını bilinçsizce avladılar. Zirai mücadele ve gübrelemede kullandıkları kimyasalları içine buladılar.

Ama bunların hiçbiri, 'dişli' bir 'canavar'ın yaptığını yapmadı. Dış pazarlara yönelik endüstriyel balık üretimini teşvik amacıyla göle 'ekilen' etçil bir tatlı su levreği, gölde ezelden beri yaşayan balıklara gölü cehennem edip, onların soyunu tüketti...

Bu kitap, doğa ile insan arasındaki etkileşimin hassasiyetine dikkat çeken bir çevresel antropoloji denemesi. 2000'li yılların başında Beyşehir Gölü çevresindeki insan hayatının değişme içinde akışına tarihsel, demografik, ekonomik, etnik, dinsel ve folklorik dinamikleri hesaba katarak bir ışık tutma girişimi. Beyşehir Gölü'nün ve gölü çevreleyen kıyılarda, ovalarda, dağlarda yaşayan insanların göçleriyle, etnik kimlikleriyle, gelenek, görenek, inanç ve efsaneleriyle hüzünlü hikayesi. Ama hepsinden önemlisi, insanın doğaya yönelik etkinliğinin, endüstriyel bir tahribat olmanın ötesine varıp, bilinçle ve istençle gerçekleştirilen bir 'katliam'a dönüşebileceğini anlatan bir çevrekırım hikayesi!.. (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat