Bu kitapta derlenen yazılar gölge ekonominin yükselişine odaklanıyor. Bu terimi parasallaştırılmış sektöre dahil olmayan, ama sanayi öncesi toplumlarda da rastlanmayan bazı faaliyetler hakkında konuşmak için icat ettim.
Öğretilmiş anadil edinimi de bu kitapta üzerine eğildiğim örneklerden bir tanesi.
Karl Polanyi'nin modern tarihi piyasa ekonomisinin ‘ilişiksizleşme' süreci olarak tarif edişine katılıyorum. Ancak bu benzeri olmayan modern ve ilişiksizleşmiş ekonomiyi, formel ekonomiye ait terimlerin rahatça uygulanabileceği bir perspektif kullanarak incelemiyorum. Daha ziyade gölgede kalan diğer tarafla ilgileniyorum. Gölge ekonominin formel ekonomi kategorisine dahil olmayan ve antropolojinin geçimlik kültürlere dair araştırmalarında kullanabileceği özelliklerini tarif etmek istiyorum. On dokuzuncu yüzyıl başlarının tarihine baktığımda parasallaştırmanın ilerleyişi ile birlikte parasallaşmamış ve diğerini tamamlayan bir yarıkürenin ortaya çıktığını görüyorum. Bu iki yarıküre eşit derecede, ama farklı şekillerde, endüstri öncesi toplumların genel yapısına yabancı. Her ikisi de çevrenin kullanım değerini ortadan kaldırıyor ve geçimlik ekonomiyi yok ediyor.
Gölge ekonominin yükselişine paralel olarak, karşılığı maaşla ödenmeyen ancak hane halkının piyasadan bağımsızlaşmasına hiçbir katkısı olmayan yeni bir emek türünün ortaya çıktığını gözlemliyorum. Aslında başlıca örneği ev kadınının geçimlik olmayan, yani evsel alanda yaptığı, gölge iş olan bu yeni faaliyet türü, evin parasını kazanan kişinin ortaya çıkışı için de gerekli koşuldur. Modern ücretli emek kadar yeni bir fenomen olan gölge iş, meta-yoğun toplumun bekası için daha gerekli bile olabilir. Bunun geçime odaklı halk kültürlerine has vernaküler etkinliklerden farkı, araştırmamın en zorlu ve en çok sonuç veren bölümünü oluşturuyor.
Bu kitapta derlenen yazılar gölge ekonominin yükselişine odaklanıyor. Bu terimi parasallaştırılmış sektöre dahil olmayan, ama sanayi öncesi toplumlarda da rastlanmayan bazı faaliyetler hakkında konuşmak için icat ettim.
Öğretilmiş anadil edinimi de bu kitapta üzerine eğildiğim örneklerden bir tanesi.
Karl Polanyi'nin modern tarihi piyasa ekonomisinin ‘ilişiksizleşme' süreci olarak tarif edişine katılıyorum. Ancak bu benzeri olmayan modern ve ilişiksizleşmiş ekonomiyi, formel ekonomiye ait terimlerin rahatça uygulanabileceği bir perspektif kullanarak incelemiyorum. Daha ziyade gölgede kalan diğer tarafla ilgileniyorum. Gölge ekonominin formel ekonomi kategorisine dahil olmayan ve antropolojinin geçimlik kültürlere dair araştırmalarında kullanabileceği özelliklerini tarif etmek istiyorum. On dokuzuncu yüzyıl başlarının tarihine baktığımda parasallaştırmanın ilerleyişi ile birlikte parasallaşmamış ve diğerini tamamlayan bir yarıkürenin ortaya çıktığını görüyorum. Bu iki yarıküre eşit derecede, ama farklı şekillerde, endüstri öncesi toplumların genel yapısına yabancı. Her ikisi de çevrenin kullanım değerini ortadan kaldırıyor ve geçimlik ekonomiyi yok ediyor.
Gölge ekonominin yükselişine paralel olarak, karşılığı maaşla ödenmeyen ancak hane halkının piyasadan bağımsızlaşmasına hiçbir katkısı olmayan yeni bir emek türünün ortaya çıktığını gözlemliyorum. Aslında başlıca örneği ev kadınının geçimlik olmayan, yani evsel alanda yaptığı, gölge iş olan bu yeni faaliyet türü, evin parasını kazanan kişinin ortaya çıkışı için de gerekli koşuldur. Modern ücretli emek kadar yeni bir fenomen olan gölge iş, meta-yoğun toplumun bekası için daha gerekli bile olabilir. Bunun geçime odaklı halk kültürlerine has vernaküler etkinliklerden farkı, araştırmamın en zorlu ve en çok sonuç veren bölümünü oluşturuyor.