Pek çoğumuzun yaşamı, farkında olsak da olmasak da, gölgede kırk derecede geçiyor ve yakıcı, kavurucu ilişkilerin gölgesinde sürüp gidiyor. Yazılmamış kurallar, dayatılan roller, giydirilen giysiler belirliyor yaşamlarımızın rengini, iklimini, sesini... Başkaldırmak, uyum sağlamak ya da çekip gitmek kişisel yaşamın coğrafyasında yalnızca birer tepki; ama acaba bunlar ne kadar dönüştürücü olabilir? On dört yıl aradan sonra Gölgede Kırk Derece'de özlettiği öyküleriyle okurlarını yeniden buluşturuyor İnci Aral. Geçici ya da büyük kopmalar sonucu soyut ya da somut biçimde kaybolmuş insanları öykülerinin odağına yerleştiriyor ve bize yalnızlığımızın, kendi içimizde kaybolmuşluğumuzun kıyasından sesleniyor. Düşlerle gerçeklerin iç içe geçtiği belleklerin, saklı iç dünyaların haritasını çıkarıyor ve bir kez daha sorguluyor yaşamlarımızın derinliğini. Gölgede Kırk Derece'de İnci Aral'ın dili de, soruları da, öyküleri de yine sağlam, yine yepyeni. Yaşama yeniden, yeni baştan başlamak için...
Pek çoğumuzun yaşamı, farkında olsak da olmasak da, gölgede kırk derecede geçiyor ve yakıcı, kavurucu ilişkilerin gölgesinde sürüp gidiyor. Yazılmamış kurallar, dayatılan roller, giydirilen giysiler belirliyor yaşamlarımızın rengini, iklimini, sesini... Başkaldırmak, uyum sağlamak ya da çekip gitmek kişisel yaşamın coğrafyasında yalnızca birer tepki; ama acaba bunlar ne kadar dönüştürücü olabilir? On dört yıl aradan sonra Gölgede Kırk Derece'de özlettiği öyküleriyle okurlarını yeniden buluşturuyor İnci Aral. Geçici ya da büyük kopmalar sonucu soyut ya da somut biçimde kaybolmuş insanları öykülerinin odağına yerleştiriyor ve bize yalnızlığımızın, kendi içimizde kaybolmuşluğumuzun kıyasından sesleniyor. Düşlerle gerçeklerin iç içe geçtiği belleklerin, saklı iç dünyaların haritasını çıkarıyor ve bir kez daha sorguluyor yaşamlarımızın derinliğini. Gölgede Kırk Derece'de İnci Aral'ın dili de, soruları da, öyküleri de yine sağlam, yine yepyeni. Yaşama yeniden, yeni baştan başlamak için...