Bu çalışma, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacı kadınları “gönüllü geri dönüş” odağında ele alarak gönüllü geri dönüş okumalarını toplumsal cinsiyet bağlamında analiz etmektedir. İstanbul'un Bağcılar, Tekirdağ'ın Süleymanpaşa, Şanlıurfa'nın Viranşehir, Mardin'in Artuklu ilçelerinin her birinde 25, toplamda 100 Suriyeli sığınmacı kadınla eş zamanlı olarak derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Geri dönüş eğilimlerine ilişkin elde edilen veriler, Suriyeli sığınmacı kadınların hem genel görünümleri hem de farklılıkları bağlamında çözümlenmiştir. Bu çalışma, teorik ve metodolojik açıdan özgün nitelikli bir araştırma olarak ilgili alan yazında ilk olma özelliğine sahiptir.
Sığınmacıların geri dönüş isteklerine uluslararası düzeyde kabul gören “gönüllülük” ilkesi eklenip “sığınmacının rızalığı” türünden bir süreç öncelenir ancak sahadaki sosyal gerçeklik; dikotomik yaşamı tecrübe eden Suriyeli sığınmacı kadınların dikotomik ayrımların, kararların, fikirlerin, beklentilerin ve duyguların yol açtığı gündelik hesaplaşmalarla yaşamlarını sürdürdükleriydi. Gönüllü kalma isteğine karşılık “gönüllü geri dönüş gerçeği”; güvenlik önceliğine karşılık “aile ve memleket özlemi”; Türkiye'de kurulan hayallere karşılık “sığınmacılık hâlleri”; kalmanın da geri dönmenin de “olası riskleri”; “tekrarlanan sığınmacılık deneyimleri ve Avrupa'ya gitme arayışları”, sığınmacı kadınların dikotomik yaşantılarına ilişkin göstergelerden bazılarıdır.
Birkaç yerele sığdırılmış olan Suriyeli sığınmacılar meselesine karşı küresel katkılar ise Lyotard'ın “üstanlatılarının” meşrulaştırılma sürecini; Foucault'nun “gözetim toplumundan” hareketle “gözetimli göç toplumunu” çağrıştırmaktadır. Gönüllü geri dönüşler konusunda sığınmacıların deneyimlerine bakıldığında; sığınmacı kadınların “üstanlatılarla” korunduğuna, “gözetimli göç toplumu” anlayışıyla izlendiğine ve “evrensel ilkelerin” sınırsız söylem gücüne karşılık pratik güçsüzlüğüne işaret etmektedir.