Çok yönlü, müstesnâ bir şahsiyet olmakla beraber bir o kadar da az bilinen Ahmed Avni Konuk, anlamaya ve anlatılmaya lâyık büyük değerlerimizden birisidir.
Bu kitap, mahviyeti nedeniyle hakkında çok az bilgi bulunan Ahmed Avni Konuk'u günümüze ve geleceğe tanıtmak için, Konuk'un meşk silsilesine mensup olan Savaş Ş. Barkçin'in yürüttüğü uzun süren araştırmaların meyvesi. Görünmeyen Umman'da Barkçin, Konuk'un kişiliği, hayat çizgisi, yaptığı işler, içinde bulunduğu kurumlar ve ortaya koyduğu eserleri anlatıyor. Bunun yanı sıra onu çevreleyen insanları, üstadlarını, dostlarını, talebelerini ve gönül dünyasını da çok boyutlu bir çerçevede ele almaya çalışıyor.
Bir dilin seviyeleri... Savaş Ş. Barkçin'in hazırladığı Ahmed Avnî Konuk biyografisindeki daha önce yayınlanmamış bir sohbet kaydından:
Hazret (Ahmed Âmiş Efendi): Niçin geldiniz? Maksadınız, emeliniz nedir, ne istersiniz?
Fakîr: Maksudumuz Hak'tır.
H: Hak var mı? Hak nerede?
F: Her taraf Hak'la dolu, ondan gayrı bir şey yok. Lâ mevcûde illâ hû.
H (Gülerek): Öyle yâ, O'ndan gayrı bir şey yok...
(Hüseyin Avnî Bey'e hitâben) İsmin nedir?
H: Hüseyin Avnî
H (Fakîre hitâben): Senin ismin ne?
F: Ahmed Avnî
H: O, benim. Ben beraberim. Ahmed benim. Avnî'yi sonra getiriverirsin olur biter. (Hüseyin Avnî Bey'e hitâben) Nerede oturuyorsun?
- Sultan Mahmud türbesinde.
- Türbenin içinde de mi oturuyorsun?
- Hayır efendim, türbenin civârında...
- Ooo, büyük yer! Sultan Mahmud. Sözünün eri ise
- Sen nerede oturuyorsun?
- Unkapanı'nda.
(Unkapanı lâfzını telâffuz edemez gibi birkaç defa daha tekrar ettiler)
- Oo, orası çok uzak, buyurdular. Sonra:''Hangi milletlerle görüşüp konuşuyorsunuz?''
- Yetmiş iki milletle görüşüp konuşuyoruz.
- Kâh ta'lim ve kâh te'allüm ediyorsun değil mi?
- Evet, efendim,kâh ta'lim ve kâh te'llüm ediyorum.
- İnneke meyyitün ve innehüm meyyitûn sümme inneküm yevme'l-kıyâmeti 'inde rabbikum tahtesımûn. İşte bu âyet tam sana göredir.
(Bu cevab üzerine fakîrin kalbinde bir ukde peydâ oldu. ''Acaba ömrümün âhir olduğuna mu, yoksa Mûtû kable en-temûtû sırrına mazhariyete mi işâret buyurdular?'' dedim)
- Geceleri ne yapıyorsunuz?
- Evliyâullâhın nûruyla müstenîr oluyorum.
- Çok a'lâdır, sa'âdettir.
- Elhamdüllilah
- Vâlidenizi görüyor musunuz? (Ya'ni, anâsır-ı erba'anın ahkâmını vücudunuzda görüyor musunuz?)
- Her vakit temastayız. Görüyoruz efendim... (s. 215)...
Çok yönlü, müstesnâ bir şahsiyet olmakla beraber bir o kadar da az bilinen Ahmed Avni Konuk, anlamaya ve anlatılmaya lâyık büyük değerlerimizden birisidir.
Bu kitap, mahviyeti nedeniyle hakkında çok az bilgi bulunan Ahmed Avni Konuk'u günümüze ve geleceğe tanıtmak için, Konuk'un meşk silsilesine mensup olan Savaş Ş. Barkçin'in yürüttüğü uzun süren araştırmaların meyvesi. Görünmeyen Umman'da Barkçin, Konuk'un kişiliği, hayat çizgisi, yaptığı işler, içinde bulunduğu kurumlar ve ortaya koyduğu eserleri anlatıyor. Bunun yanı sıra onu çevreleyen insanları, üstadlarını, dostlarını, talebelerini ve gönül dünyasını da çok boyutlu bir çerçevede ele almaya çalışıyor.
Bir dilin seviyeleri... Savaş Ş. Barkçin'in hazırladığı Ahmed Avnî Konuk biyografisindeki daha önce yayınlanmamış bir sohbet kaydından:
Hazret (Ahmed Âmiş Efendi): Niçin geldiniz? Maksadınız, emeliniz nedir, ne istersiniz?
Fakîr: Maksudumuz Hak'tır.
H: Hak var mı? Hak nerede?
F: Her taraf Hak'la dolu, ondan gayrı bir şey yok. Lâ mevcûde illâ hû.
H (Gülerek): Öyle yâ, O'ndan gayrı bir şey yok...
(Hüseyin Avnî Bey'e hitâben) İsmin nedir?
H: Hüseyin Avnî
H (Fakîre hitâben): Senin ismin ne?
F: Ahmed Avnî
H: O, benim. Ben beraberim. Ahmed benim. Avnî'yi sonra getiriverirsin olur biter. (Hüseyin Avnî Bey'e hitâben) Nerede oturuyorsun?
- Sultan Mahmud türbesinde.
- Türbenin içinde de mi oturuyorsun?
- Hayır efendim, türbenin civârında...
- Ooo, büyük yer! Sultan Mahmud. Sözünün eri ise
- Sen nerede oturuyorsun?
- Unkapanı'nda.
(Unkapanı lâfzını telâffuz edemez gibi birkaç defa daha tekrar ettiler)
- Oo, orası çok uzak, buyurdular. Sonra:''Hangi milletlerle görüşüp konuşuyorsunuz?''
- Yetmiş iki milletle görüşüp konuşuyoruz.
- Kâh ta'lim ve kâh te'allüm ediyorsun değil mi?
- Evet, efendim,kâh ta'lim ve kâh te'llüm ediyorum.
- İnneke meyyitün ve innehüm meyyitûn sümme inneküm yevme'l-kıyâmeti 'inde rabbikum tahtesımûn. İşte bu âyet tam sana göredir.
(Bu cevab üzerine fakîrin kalbinde bir ukde peydâ oldu. ''Acaba ömrümün âhir olduğuna mu, yoksa Mûtû kable en-temûtû sırrına mazhariyete mi işâret buyurdular?'' dedim)
- Geceleri ne yapıyorsunuz?
- Evliyâullâhın nûruyla müstenîr oluyorum.
- Çok a'lâdır, sa'âdettir.
- Elhamdüllilah
- Vâlidenizi görüyor musunuz? (Ya'ni, anâsır-ı erba'anın ahkâmını vücudunuzda görüyor musunuz?)
- Her vakit temastayız. Görüyoruz efendim... (s. 215)...