Başlarken
I. Kuş Bakışı Kent Betimlemeleri:
Konstantinopolis'ten İstanbul'a
II. Kent Manzaraları
III. Kent Odakları
IV. Kentin Ötesinde: Boğaziçi
Bitirirken
Gravür İndeksi & Harita İndeksi
Kaynakça
Dizin
İstanbul, tarih boyunca bu coğrafyanın en önemi tarihi, kültürel, ekonomik, ticari ve siyasi merkezi olmuştur. Avrupa ile Asya'yı birleştiren, iki denizin kavuştuğu bu efsanevi şehir, sadece bulunduğu bölgeyi değil, tüm dünyayı derinden etkileyen bir özelliğe sahiptir. Öyle ki dünya tarihinin hangi evresine el atarsanız atın, içinde İstanbul geçmeyen bir cümle göremezsiniz. Birçok medeniyet tarihi derinlik içinde burada şekillenmiş, Türk-İslam kültürü bütün boyutları ile burada gelişerek kendini en güzel burada ifade etmiştir.
Ticaret yollarının kıtalararası alışverişi yaygınlaştırdığı dönemden bu yana İstanbul, günümüzde de öneminden hiçbir şey kaybetmeyen üç önemli bölgenin kesiştiği nokta olmuştur. Balkanlardan Avrupa'ya, Ortadoğu'ya; Kafkaslar'dan Asya'ya tüm bu bölgelere hükmedebilecek konumunu muhafaza etmiştir. Dolayısıyla İstanbul, bu anlamda yaratıcı ve üretken kaynakların en geniş şekilde kullanılıp değerlendirildiği yerdir.
Bu çok boyutlu ve tabiri caizse zaman üstü özelliği nedeniyle İstanbul'u anlamaya çalışırken, içinde bulunduğumuz zaman düzleminin dışında, geçmişin geleceği işaretleyen perspektifinden bakmak gereklidir. İşte bunun bir yolu da gravürlerdir. Adı üstünde gravürlerin zamanın yıkıcılığına direnen bir yönü var. Kazıma resim sanatı anlamına gelen gravürler, üzerindeki her nesneyi geleceğe büyük bir itinayla taşır.
Elinizde tuttuğunuz bu eserde de, gravür sanatıyla ebedileşen İstanbul manzaraları yer alıyor. Ve siz bu gravürlerde sadece yansıttığı görüntüleri değil, aynı zamanda gravürlere işlenmiş İstanbul öykülerini de bulursunuz. İstanbul'un o dönemdeki doğal güzelliklerinin, toplumsal hayatının, kişisel yaşantılarının, mimari yapılarının velhasıl bugüne hayat veren tüm değerlerin izini sürersiniz. Geçmişin fotoğrafı olan gravürlere sinen geleceğin nüvesini görürsünüz.
Gravürler, ilk görüşte, müthiş bir gerçeklik duygusu verir insana. Yalnızca kitaplardan okuyabildiğimiz ama asla göremediğimiz tarih, gravür sanatçısının gözünden canlanıverir karşımızda. Gravürler, geçmişin hiçbir zaman çekilememiş fotoğraflarıdır adeta, ancak fotoğraftan farklı olarak sadece görüneni belgelemez gravürler. O kadar fazla anlam yüklüdürler ki, yakından bakıldığında, üzerinde düşünüldüğünde, kentin sırlarını, bilinmeyenini, görünmeyenini ve kente atfedilenleri deşifre etmemizi sağlarlar.
İstanbul'u betimleyen gravürler üzerine yaptığımız araştırma derinleştikçe, her sahnenin kentin önemli bir zaman dilimine ait öyküsünü anlattığını gördük. İlk bakışta anlamsız, hatta uydurma gibi görünen figürlerin, kentin ortak belleğindeki karşılıklarını keşfettik. Bu keşif, gravürler üzerinden, yeni, bilinmeyen, az bilinen veya unutulmuş kent öykülerinin okunabilmesini sağlamıştır.
Gravürler, çizildikleri dönemde kentin nasıl algılandığını gözler önüne sermektedir. Algılayış farklılıkları sadece oryantalist bakış açısı ile açıklanamaz. Kaybolmuş bir kentsel gerçekliği, pekâlâ gravürler üzerinden yakalamak mümkündür. İşte gravür sanatçısı bunu sağlayabilen kişidir; o, kentin coğrafyasını, tarihsel topoğrafyasını çok iyi araştırmanın yanı sıra kentin anlam dünyasını çözmüş, kentin ruhunu resim haline getirebilmiştir. Araştırmacı, gravürcünün hep bir adım gerisinden gelmekte, her an çözülecek yeni bir ipucu ile karşılaşmaktadır. Bu da demektir ki, gravürlerde, bu kitapta okuyucuya aktarılanın ötesinde, keşfedilmeyi bekleyen nice ayrıntı, nice öykü yer almaktadır.
Başlarken
I. Kuş Bakışı Kent Betimlemeleri:
Konstantinopolis'ten İstanbul'a
II. Kent Manzaraları
III. Kent Odakları
IV. Kentin Ötesinde: Boğaziçi
Bitirirken
Gravür İndeksi & Harita İndeksi
Kaynakça
Dizin
İstanbul, tarih boyunca bu coğrafyanın en önemi tarihi, kültürel, ekonomik, ticari ve siyasi merkezi olmuştur. Avrupa ile Asya'yı birleştiren, iki denizin kavuştuğu bu efsanevi şehir, sadece bulunduğu bölgeyi değil, tüm dünyayı derinden etkileyen bir özelliğe sahiptir. Öyle ki dünya tarihinin hangi evresine el atarsanız atın, içinde İstanbul geçmeyen bir cümle göremezsiniz. Birçok medeniyet tarihi derinlik içinde burada şekillenmiş, Türk-İslam kültürü bütün boyutları ile burada gelişerek kendini en güzel burada ifade etmiştir.
Ticaret yollarının kıtalararası alışverişi yaygınlaştırdığı dönemden bu yana İstanbul, günümüzde de öneminden hiçbir şey kaybetmeyen üç önemli bölgenin kesiştiği nokta olmuştur. Balkanlardan Avrupa'ya, Ortadoğu'ya; Kafkaslar'dan Asya'ya tüm bu bölgelere hükmedebilecek konumunu muhafaza etmiştir. Dolayısıyla İstanbul, bu anlamda yaratıcı ve üretken kaynakların en geniş şekilde kullanılıp değerlendirildiği yerdir.
Bu çok boyutlu ve tabiri caizse zaman üstü özelliği nedeniyle İstanbul'u anlamaya çalışırken, içinde bulunduğumuz zaman düzleminin dışında, geçmişin geleceği işaretleyen perspektifinden bakmak gereklidir. İşte bunun bir yolu da gravürlerdir. Adı üstünde gravürlerin zamanın yıkıcılığına direnen bir yönü var. Kazıma resim sanatı anlamına gelen gravürler, üzerindeki her nesneyi geleceğe büyük bir itinayla taşır.
Elinizde tuttuğunuz bu eserde de, gravür sanatıyla ebedileşen İstanbul manzaraları yer alıyor. Ve siz bu gravürlerde sadece yansıttığı görüntüleri değil, aynı zamanda gravürlere işlenmiş İstanbul öykülerini de bulursunuz. İstanbul'un o dönemdeki doğal güzelliklerinin, toplumsal hayatının, kişisel yaşantılarının, mimari yapılarının velhasıl bugüne hayat veren tüm değerlerin izini sürersiniz. Geçmişin fotoğrafı olan gravürlere sinen geleceğin nüvesini görürsünüz.
Gravürler, ilk görüşte, müthiş bir gerçeklik duygusu verir insana. Yalnızca kitaplardan okuyabildiğimiz ama asla göremediğimiz tarih, gravür sanatçısının gözünden canlanıverir karşımızda. Gravürler, geçmişin hiçbir zaman çekilememiş fotoğraflarıdır adeta, ancak fotoğraftan farklı olarak sadece görüneni belgelemez gravürler. O kadar fazla anlam yüklüdürler ki, yakından bakıldığında, üzerinde düşünüldüğünde, kentin sırlarını, bilinmeyenini, görünmeyenini ve kente atfedilenleri deşifre etmemizi sağlarlar.
İstanbul'u betimleyen gravürler üzerine yaptığımız araştırma derinleştikçe, her sahnenin kentin önemli bir zaman dilimine ait öyküsünü anlattığını gördük. İlk bakışta anlamsız, hatta uydurma gibi görünen figürlerin, kentin ortak belleğindeki karşılıklarını keşfettik. Bu keşif, gravürler üzerinden, yeni, bilinmeyen, az bilinen veya unutulmuş kent öykülerinin okunabilmesini sağlamıştır.
Gravürler, çizildikleri dönemde kentin nasıl algılandığını gözler önüne sermektedir. Algılayış farklılıkları sadece oryantalist bakış açısı ile açıklanamaz. Kaybolmuş bir kentsel gerçekliği, pekâlâ gravürler üzerinden yakalamak mümkündür. İşte gravür sanatçısı bunu sağlayabilen kişidir; o, kentin coğrafyasını, tarihsel topoğrafyasını çok iyi araştırmanın yanı sıra kentin anlam dünyasını çözmüş, kentin ruhunu resim haline getirebilmiştir. Araştırmacı, gravürcünün hep bir adım gerisinden gelmekte, her an çözülecek yeni bir ipucu ile karşılaşmaktadır. Bu da demektir ki, gravürlerde, bu kitapta okuyucuya aktarılanın ötesinde, keşfedilmeyi bekleyen nice ayrıntı, nice öykü yer almaktadır.