Kitabın kendi başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlandığını bildiren Doç. Dr. Mustafa Küçüköner, Eskiden beri sosyal, kültürel ve stratejik öneme sahip olan Erzurum'un, binlerce yıldır farklı kültür ve medeniyetlerin bir arada yaşadığı kültürel değerlerin merkezi bir şehir olduğunu söyledi.
Küçüköner, pek çok kültürel mirasımız gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bu değerlerin yüzyıllardır tarihin canlı şahidi olduklarını, insanlığın yaşadığı ve geride bıraktığı tarihin izlerini günümüze taşınmasında birer belge ve bellek görevi üstlendiklerini ifade etti.
Tarihin canlı şahidi olan mekânların arasında Atatürk Evi, Kongre Binası, kaleler, kuleler, tabyalar, kapılar, medreseler, hanlar, hamamlar, çeşmeler, köprüler, camiler, türbeler, kümbetler, kiliseler, Erzurum evleri ve doğal güzellikler bulunduğunu anlatan Küçüköner, şu bilgileri verdi: “19. yüzyılın ikinci yansında yabancı sanatçıların Erzurum ve yöresi dâhil Anadolu'ya ait görüntüleri yerinde kaydederek Avrupa'da gravür resimlere dönüştürüp birer belge olarak günümüze bırakmaları gibi, geçmişten günümüze gelen ve günümüzden de geleceğe taşınması elzem olan kentimize ait kültürel mirasın gravürlerle sanatsal imge hüviyetine kavuşturulup birer belge olarak geleceğe taşınması amacından yola çıkılarak, 2000 yılı ve sonrası Erzurum ve yöresine ait görsel imgeler içeren Erzurum Gravürleri Projesi başlatılmıştır.Bu proje kapsamında Erzurum ve ilçelerine alan araştırmaları ve görsel kayıt gezileri yapılmış, elde edilen veriler katılımcıların sanatsal yorumlan ile gravür atölyesinde ahşap, linol ve çinko plakalara aktarılarak üç yüze yakın kalıp ve baskı üretilmiştir. Bu kalıplar ve birer baskıları proje arşivine alındıktan sonra içlerinden seçilen gravürlerle bu kitap oluşturulmuştur.”
Kitabın kendi başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlandığını bildiren Doç. Dr. Mustafa Küçüköner, Eskiden beri sosyal, kültürel ve stratejik öneme sahip olan Erzurum'un, binlerce yıldır farklı kültür ve medeniyetlerin bir arada yaşadığı kültürel değerlerin merkezi bir şehir olduğunu söyledi.
Küçüköner, pek çok kültürel mirasımız gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bu değerlerin yüzyıllardır tarihin canlı şahidi olduklarını, insanlığın yaşadığı ve geride bıraktığı tarihin izlerini günümüze taşınmasında birer belge ve bellek görevi üstlendiklerini ifade etti.
Tarihin canlı şahidi olan mekânların arasında Atatürk Evi, Kongre Binası, kaleler, kuleler, tabyalar, kapılar, medreseler, hanlar, hamamlar, çeşmeler, köprüler, camiler, türbeler, kümbetler, kiliseler, Erzurum evleri ve doğal güzellikler bulunduğunu anlatan Küçüköner, şu bilgileri verdi: “19. yüzyılın ikinci yansında yabancı sanatçıların Erzurum ve yöresi dâhil Anadolu'ya ait görüntüleri yerinde kaydederek Avrupa'da gravür resimlere dönüştürüp birer belge olarak günümüze bırakmaları gibi, geçmişten günümüze gelen ve günümüzden de geleceğe taşınması elzem olan kentimize ait kültürel mirasın gravürlerle sanatsal imge hüviyetine kavuşturulup birer belge olarak geleceğe taşınması amacından yola çıkılarak, 2000 yılı ve sonrası Erzurum ve yöresine ait görsel imgeler içeren Erzurum Gravürleri Projesi başlatılmıştır.Bu proje kapsamında Erzurum ve ilçelerine alan araştırmaları ve görsel kayıt gezileri yapılmış, elde edilen veriler katılımcıların sanatsal yorumlan ile gravür atölyesinde ahşap, linol ve çinko plakalara aktarılarak üç yüze yakın kalıp ve baskı üretilmiştir. Bu kalıplar ve birer baskıları proje arşivine alındıktan sonra içlerinden seçilen gravürlerle bu kitap oluşturulmuştur.”