#smrgKİTABEVİ Güçsüzlük: Hezeyan ve Felç Çağında Yaşam - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Felsefe Dizisi
ISBN-10:
6057872432
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Çeviren:
Ece Durmuş
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
246,75
Havale/EFT ile:
239,35
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199221269
607923
https://www.simurgkitabevi.com/gucsuzluk-hezeyan-ve-felc-caginda-yasam-2024
Güçsüzlük: Hezeyan ve Felç Çağında Yaşam - 2024 #smrgKİTABEVİ
246.75
İster bir aşk ilişkisinde, ister güvencesiz çalışmaya karşı verilen bir mücadelede olsun, bırakalım gerekeni ve arzu ettiklerimizi yapmayı, maruz kaldığımız şokları karşılamayı bile beceremiyoruz. Eylemin ve söylemin felce uğramasından doğan bir güçsüzlük, kapitalizmde yaşam biçimlerimizin temel özelliği haline geliyor. İşin garibi, bu güçsüzlük kullanılmayan, yani edime dönüşmeyen yetiler ve becerilerin görülmemiş bir birikimiyle el ele gidiyor. Güçlerimizi idare ediyoruz, ama kullanamıyoruz. Ses çıkarma yeteneğimiz sapasağlam duruyor, ama istediğimiz sözü bulup da söyleyemiyoruz. Yaşam boyu eğitim adeta görevimiz haline geldi, ama yetilerimizi edimselleştirmeyi nefesimizi tutmuş beklemekten başka bir şey yapamıyoruz. Kim bilir ne yapmak için önümüze çıkacak fırsatı, hiç öngöremeden, gönülsüzce bekliyoruz.
Virno, kederli tutkularımızdan kurtulmak istiyorsak, gücün gerçekleştirilmek yerine istiflenmesinden, eksikliği değil de fazlalığından kaynaklanan bu güçsüzlüğü anlamak zorunda olduğumuzu söylüyor. Gücün farazi kıtlığına çare bulmaya çalışmak yerine, sahip olduğumuz güçleri gerçekten engelleyen bu bollukla nasıl başa çıkabileceğimizi soruyor. Gerçeği dönüştürmeye muktedir bir praksisin koşullarını, bu kronik güçsüzlükten kaçmayı sağlayacak kolektif alışkanlıklarda ve ortak kullanımlarda arıyor.
Virno, kederli tutkularımızdan kurtulmak istiyorsak, gücün gerçekleştirilmek yerine istiflenmesinden, eksikliği değil de fazlalığından kaynaklanan bu güçsüzlüğü anlamak zorunda olduğumuzu söylüyor. Gücün farazi kıtlığına çare bulmaya çalışmak yerine, sahip olduğumuz güçleri gerçekten engelleyen bu bollukla nasıl başa çıkabileceğimizi soruyor. Gerçeği dönüştürmeye muktedir bir praksisin koşullarını, bu kronik güçsüzlükten kaçmayı sağlayacak kolektif alışkanlıklarda ve ortak kullanımlarda arıyor.
İster bir aşk ilişkisinde, ister güvencesiz çalışmaya karşı verilen bir mücadelede olsun, bırakalım gerekeni ve arzu ettiklerimizi yapmayı, maruz kaldığımız şokları karşılamayı bile beceremiyoruz. Eylemin ve söylemin felce uğramasından doğan bir güçsüzlük, kapitalizmde yaşam biçimlerimizin temel özelliği haline geliyor. İşin garibi, bu güçsüzlük kullanılmayan, yani edime dönüşmeyen yetiler ve becerilerin görülmemiş bir birikimiyle el ele gidiyor. Güçlerimizi idare ediyoruz, ama kullanamıyoruz. Ses çıkarma yeteneğimiz sapasağlam duruyor, ama istediğimiz sözü bulup da söyleyemiyoruz. Yaşam boyu eğitim adeta görevimiz haline geldi, ama yetilerimizi edimselleştirmeyi nefesimizi tutmuş beklemekten başka bir şey yapamıyoruz. Kim bilir ne yapmak için önümüze çıkacak fırsatı, hiç öngöremeden, gönülsüzce bekliyoruz.
Virno, kederli tutkularımızdan kurtulmak istiyorsak, gücün gerçekleştirilmek yerine istiflenmesinden, eksikliği değil de fazlalığından kaynaklanan bu güçsüzlüğü anlamak zorunda olduğumuzu söylüyor. Gücün farazi kıtlığına çare bulmaya çalışmak yerine, sahip olduğumuz güçleri gerçekten engelleyen bu bollukla nasıl başa çıkabileceğimizi soruyor. Gerçeği dönüştürmeye muktedir bir praksisin koşullarını, bu kronik güçsüzlükten kaçmayı sağlayacak kolektif alışkanlıklarda ve ortak kullanımlarda arıyor.
Virno, kederli tutkularımızdan kurtulmak istiyorsak, gücün gerçekleştirilmek yerine istiflenmesinden, eksikliği değil de fazlalığından kaynaklanan bu güçsüzlüğü anlamak zorunda olduğumuzu söylüyor. Gücün farazi kıtlığına çare bulmaya çalışmak yerine, sahip olduğumuz güçleri gerçekten engelleyen bu bollukla nasıl başa çıkabileceğimizi soruyor. Gerçeği dönüştürmeye muktedir bir praksisin koşullarını, bu kronik güçsüzlükten kaçmayı sağlayacak kolektif alışkanlıklarda ve ortak kullanımlarda arıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.