#smrgKİTABEVİ Gücü Besleyen Mimarlık Osmanlı İmaretleri CİLTLİ - 2022
Erken Osmanlı döneminin karakteristik yapıları Ters T Planlı Zaviyelerde imaret olarak adlandırılmışlardır. Bu adlandırma kimi zaman yapıların bir biri ile karıştırılmalarına neden olmuştur. Hem zaviyelerin hem de bu mutfakların "imaret" olarak adlandırılması kavramsal kargaşaya neden olmuştur. Her iki yapı grubunun da aynı terimle adlandırılmalarının tesadüfi bir uygulama olmadığı kitabın ilk bölümünde ve "İmaret Kelimesi İle Tanımlanan Erken Osmanlı ve Batı Anadolu Beyliklerine Özgü Zaviyelerle-İmaret (Çorba Mutfağı) İlişkisi" başlığı altında açıklanmaya çalışılmıştır.
Kitabın ilk bölümünde, bu yapı türünün Osmanlı mimarlığına özgü bir yapı grubu olup olmadığı da tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu süreçte hem Osmanlı öncesi Türk topluluklarının hem de İslam ve Türk-İslam topluluklarının mimari örnekleri ve geleneklerine bakılmıştır.
Kitabın çalışma aralığı olarak tüm Osmanlı dönemi tercih edilerek, böylece bu yapı grubunun gelişim süreci daha net tespit edilebilmiştir. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan 29 örnek tespit edilmiştir. Tespit edilen bu yapıların tümünün plan kontrolleri yapılmış ve kesitleri çıkarılmış, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan belgelerden yararlanılarak yapıların geçirdiği tamiratlar tespit edilmiştir. Bu 29 örnek, kronolojik olarak sıralanmış, plan ve fotoğraflar eşliğinde ayrıntılı olarak anlatılmışlardır. Günümüze ulaşan örnekler plan açısından gruplandırılarak tipolojik bir gruplama yapılmıştır. İmaretler sadece plan ve malzeme açısından değil, inşa edildikleri külliyeler içindeki konumları, banileri, banilerin bu yapıların inşasından bekledikleri kazanımlar açısından da değerlendirilmişlerdir.
İmaretlerin özellikle onaltıncı yüzyılda inşa edilmiş menzil külliyelerinde atlanmadan kendilerine yer bulması ise diğer dikkat çekici noktadır. Menzillerin hizmet verdiği halk gruplarının birinci sırasında olan ticaret ehli kişilerin yeme-içme, dinlenme ve hayvanlarını bırakacakları yer sıkıntısı bir birine yakın inşa edilmiş; imaret, tabhane ve kervansaray (ahır) yapıları ile çözülmüş görülmektedir. Ondört-onbeşinci yüzyıllarda Ters T planlı Zaviyelerle birlikte inşa edilen imaretlerin, onaltıncı yüzyılda menzil külliyelerinde kendisine yer bulması, onsekizinci yüzyılda ise medreselerle yakın konumlu inşasıyla sürdürüldüğü tespit edilmiştir
Erken Osmanlı döneminin karakteristik yapıları Ters T Planlı Zaviyelerde imaret olarak adlandırılmışlardır. Bu adlandırma kimi zaman yapıların bir biri ile karıştırılmalarına neden olmuştur. Hem zaviyelerin hem de bu mutfakların "imaret" olarak adlandırılması kavramsal kargaşaya neden olmuştur. Her iki yapı grubunun da aynı terimle adlandırılmalarının tesadüfi bir uygulama olmadığı kitabın ilk bölümünde ve "İmaret Kelimesi İle Tanımlanan Erken Osmanlı ve Batı Anadolu Beyliklerine Özgü Zaviyelerle-İmaret (Çorba Mutfağı) İlişkisi" başlığı altında açıklanmaya çalışılmıştır.
Kitabın ilk bölümünde, bu yapı türünün Osmanlı mimarlığına özgü bir yapı grubu olup olmadığı da tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu süreçte hem Osmanlı öncesi Türk topluluklarının hem de İslam ve Türk-İslam topluluklarının mimari örnekleri ve geleneklerine bakılmıştır.
Kitabın çalışma aralığı olarak tüm Osmanlı dönemi tercih edilerek, böylece bu yapı grubunun gelişim süreci daha net tespit edilebilmiştir. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan 29 örnek tespit edilmiştir. Tespit edilen bu yapıların tümünün plan kontrolleri yapılmış ve kesitleri çıkarılmış, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde bulunan belgelerden yararlanılarak yapıların geçirdiği tamiratlar tespit edilmiştir. Bu 29 örnek, kronolojik olarak sıralanmış, plan ve fotoğraflar eşliğinde ayrıntılı olarak anlatılmışlardır. Günümüze ulaşan örnekler plan açısından gruplandırılarak tipolojik bir gruplama yapılmıştır. İmaretler sadece plan ve malzeme açısından değil, inşa edildikleri külliyeler içindeki konumları, banileri, banilerin bu yapıların inşasından bekledikleri kazanımlar açısından da değerlendirilmişlerdir.
İmaretlerin özellikle onaltıncı yüzyılda inşa edilmiş menzil külliyelerinde atlanmadan kendilerine yer bulması ise diğer dikkat çekici noktadır. Menzillerin hizmet verdiği halk gruplarının birinci sırasında olan ticaret ehli kişilerin yeme-içme, dinlenme ve hayvanlarını bırakacakları yer sıkıntısı bir birine yakın inşa edilmiş; imaret, tabhane ve kervansaray (ahır) yapıları ile çözülmüş görülmektedir. Ondört-onbeşinci yüzyıllarda Ters T planlı Zaviyelerle birlikte inşa edilen imaretlerin, onaltıncı yüzyılda menzil külliyelerinde kendisine yer bulması, onsekizinci yüzyılda ise medreselerle yakın konumlu inşasıyla sürdürüldüğü tespit edilmiştir