Her biri kendi takımının Hagi'si gibi görür kendini; sağın içinde, patronun çıkarı gerektirdikçe, örneğin laiklikten dinciliğe, açılmadan tesettüre geçmeleri patronun bir koltuktan kalkıp başka bir koltuğa oturması kadar çabuk, kabak çiçeğinin kabağa dönüşmesi kadar doğaldır. En değişmez özellikleriyse, her an her konunun uzmanı kesilivermeleri, daha kendi anadillerini bile doğru dürüst kullanamazken, cumhurbaşkanından hukuk bilginine, romancıdan tarihçiye, bu ülkede aydın", "bilgin", "düşünür" diye bilinen kim varsa, hepsine yüksek perdeden ders verebilmeleri, fırça çekip alaya alabilmeleridir."
Edebiyatımızın saygın ismi Tahsin Yücel'in bu kitabı öncekilerden bir hayli farklı. Yücel, Gün Ne Günü'nde bir araya getirdiği denemelerinde Türkiye'nin güncel sorunlarına eğiliyor. Laiklik anlayışından türban sorununa, terörden aydınların Türkiye sorunları üzerindeki tutumlarına, yakın tarihimizin önemli başlıklarına uzanan yazılar bunlar. Tahsin Yücel, yaşadığımız sancılı döneme aydın sorumluluğuyla yaklaşıyor. Mutlaka okunması, üzerinde düşünülmesi gerekiyor.Bu kitap olarak ulaşan bu çalışmanın, Goethe'ye, dünya edebiyatı olgusuna ilgi duyanlara hitap edeceğini umuyorum.