#smrgSAHAF Güne Doğarken -

Stok Kodu:
1199065526
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
142 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1992
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199065526
451463
Güne Doğarken -
Güne Doğarken - #smrgSAHAF
0.00
Güne Doğarken adını verdiğim bu kitaptaki yazılarımın çoğu, bir yıl boyunca Adanı dergisinde, ayda bir, gün ışığına çıkıyordu. Niçin Güne Doğarken? Çünkü, günle başlıyor, genç yaşlı tüm yaratıkların yaşamı, gerçek yaşamı. Güne doğmak, ışığa, aydınlığa, bilince adım atmaktır. Dünyanın en paha biçilmez nimeti de bu değil mi? Karanlıktan aydınlığa çıkmak.

İnsan yaşlandıkça, yani ömrünün son kesitine vardıkça, dünyaya bakışı, gençlerinkinden tümüyle ayrılıyor. Gençlikte doğal görünen, daha doğrusu farkına varılmadan doğal görünen bu durum, yaşlılıkta olağanüstü bir bilinç niteliği kazanıyor.

Gençler yalnız güne değil, umutlarla nesli sürüp gidecek günlere doğuyor. Yaşlılarsa, sayılı günlere doğuyorlar. Bir yaştan sonra, Yahya Kemal'in dörtlüklerinde özetlenen şu yazgıyla karşı karşıyadırlar:

Bir merhaleden güneşle derya görünür

Bir merhaleden her iki dünya görünür

Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer

Gelmiş gelecek cümlesi rüya görünür.

Her s,ey,e karşın, yaşlılığın da bir avuntusu var: Gönlü taze tutma çabası ve inadı. "İhtiyar olsam da gönlüm tazedir" diye A. Hamit'e kaç kişi katılabilir bilmiyorum? Ama ben katılıyorum ve Yahya Kemal'e uyarak diyorum ki, insan "ömrü azizin hududunu" hatırlayınca, günaha girse de, dünya nimetlerine gönlünün kapısını açık tutar.

Benim gönlümün kapısı penceresi, dünya nimetlerine apaçık. Gelin, hep güne doğalım, dünya nimetlerine olan açlıkla. Çünkü, eskilerin deyimiyle, gün doğmadan neler doğar gerçeğin dölyatağından. Bu da, eskilerin bize armağanı. Gelin hakkını verelim bunun.

Yaşlı genç, gelin, yaşadıkça hep birlikte güne, günlere doğalım. -Vedat Günyol (Arka kapaktan)

Güne Doğarken adını verdiğim bu kitaptaki yazılarımın çoğu, bir yıl boyunca Adanı dergisinde, ayda bir, gün ışığına çıkıyordu. Niçin Güne Doğarken? Çünkü, günle başlıyor, genç yaşlı tüm yaratıkların yaşamı, gerçek yaşamı. Güne doğmak, ışığa, aydınlığa, bilince adım atmaktır. Dünyanın en paha biçilmez nimeti de bu değil mi? Karanlıktan aydınlığa çıkmak.

İnsan yaşlandıkça, yani ömrünün son kesitine vardıkça, dünyaya bakışı, gençlerinkinden tümüyle ayrılıyor. Gençlikte doğal görünen, daha doğrusu farkına varılmadan doğal görünen bu durum, yaşlılıkta olağanüstü bir bilinç niteliği kazanıyor.

Gençler yalnız güne değil, umutlarla nesli sürüp gidecek günlere doğuyor. Yaşlılarsa, sayılı günlere doğuyorlar. Bir yaştan sonra, Yahya Kemal'in dörtlüklerinde özetlenen şu yazgıyla karşı karşıyadırlar:

Bir merhaleden güneşle derya görünür

Bir merhaleden her iki dünya görünür

Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer

Gelmiş gelecek cümlesi rüya görünür.

Her s,ey,e karşın, yaşlılığın da bir avuntusu var: Gönlü taze tutma çabası ve inadı. "İhtiyar olsam da gönlüm tazedir" diye A. Hamit'e kaç kişi katılabilir bilmiyorum? Ama ben katılıyorum ve Yahya Kemal'e uyarak diyorum ki, insan "ömrü azizin hududunu" hatırlayınca, günaha girse de, dünya nimetlerine gönlünün kapısını açık tutar.

Benim gönlümün kapısı penceresi, dünya nimetlerine apaçık. Gelin, hep güne doğalım, dünya nimetlerine olan açlıkla. Çünkü, eskilerin deyimiyle, gün doğmadan neler doğar gerçeğin dölyatağından. Bu da, eskilerin bize armağanı. Gelin hakkını verelim bunun.

Yaşlı genç, gelin, yaşadıkça hep birlikte güne, günlere doğalım. -Vedat Günyol (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat