#smrgKİTABEVİ Güneş Doğacak, Babam Çıkacak -
30 karakalem tablo ve hikâyeleri, Balyoz Mağduru esir subayların, eşlerinin, çocuklarının, tüm aile bireylerinin, yaşadıkları hissettikleri, hissettirdikleri…
Bütün bu acıların memleketimizin aydınlığa giden karanlık yolunda ışık olacağı inancıyla, yaşananların unutulmaması ve tarihe kayıt düşmek maksadıyla; sımsacacık, duygu yüklü bir kitap…..
Sedat Ergin; “Balyoz davasının sanıklarını sahte delillerle tutsak eden irade, hepsine öldürücü bir darbe vurduğunu, onları artık etkisiz hale getirdiğini hesaplamaktaydı. Hedeflediklerini yok etmek, onları Türk Silahlı Kuvvetleri'nin insan envanterinden çıkarmak istiyorlardı. Hesaplayamadıkları tek şey, karşılarına aldıkları beşeri sermayenin gücüydü. Hedef aldıkları insanları ne kadar olumsuz koşullar içine itseler bile, onların bütün bu zulme rağmen hayata ne kadar asılacaklarını hesaplamamışlardı. Evet, sahte dijital delillerle onları zindanlara attılar ama üretkenliklerini, yaratıcılıklarını yok edemediler. Mehmet Örgen'in resim serüveni, özgürlükten yoksun kalınan ortamlarda -sanatın- hayata tutunabilmenin, teslimiyete karşı direnmenin en etkili araçlarından birine dönüşebileceğini bize etkili bir şekilde gösteriyor."
Mustafa Mutlu; "Okuduğunuz kitap, cezaevinde hayata tutunmak için direnen yürekli bir subayımızın satırlarından ve resimlerinden oluşuyor...
O hem resim yaptı, hem yazdı, hem de çizdiği resimleri “müziklendirdi...”
Okumaya başladığınız bu kitap ilk resmini cezaevinde yapan...
İlk gitarını koğuşta çalan...
Ve “inadına” yaşayan...
İnadına, “oğlunun beklediği güneşi doğurmak için çırpınan...”
Sunay Akın; "Bu kitabın Çanakkale Zaferi'nin 100. yılında yayınlanması da oldukça anlamlıdır. Çünkü sömürgeci işgal güçleri 100 yıl önce savaş gemileriyle Çanakkale'deydiler…
Bu tarihi olayı anımsarken şu soru akıllara gelmez, daha doğrusu getirilmek istenilmez: ''İşgal donanması Çanakkale önlerine gelirken neden Akdeniz ve Ege'de bir tek gemimiz olsun onlara direnç göstermedi, vatanı savunmadı?. Çünkü, Abdülaziz'den güçlü bir donanma devralan 2. Abdülhamit döneminde donanmanın beline ‘balyoz' indirilmiş, denizlerdeki bilgi gücümüz darmadağın edilmişti!
Mehmet Örgen'in kitabını büyük bir duygu ve düşünce fırtınasının ortasında okudum… ve bir kez daha anladım ki, bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir..
Hayatımıza kattığınız bu zenginlik için teşekkürler Sayın Örgen…”
30 karakalem tablo ve hikâyeleri, Balyoz Mağduru esir subayların, eşlerinin, çocuklarının, tüm aile bireylerinin, yaşadıkları hissettikleri, hissettirdikleri…
Bütün bu acıların memleketimizin aydınlığa giden karanlık yolunda ışık olacağı inancıyla, yaşananların unutulmaması ve tarihe kayıt düşmek maksadıyla; sımsacacık, duygu yüklü bir kitap…..
Sedat Ergin; “Balyoz davasının sanıklarını sahte delillerle tutsak eden irade, hepsine öldürücü bir darbe vurduğunu, onları artık etkisiz hale getirdiğini hesaplamaktaydı. Hedeflediklerini yok etmek, onları Türk Silahlı Kuvvetleri'nin insan envanterinden çıkarmak istiyorlardı. Hesaplayamadıkları tek şey, karşılarına aldıkları beşeri sermayenin gücüydü. Hedef aldıkları insanları ne kadar olumsuz koşullar içine itseler bile, onların bütün bu zulme rağmen hayata ne kadar asılacaklarını hesaplamamışlardı. Evet, sahte dijital delillerle onları zindanlara attılar ama üretkenliklerini, yaratıcılıklarını yok edemediler. Mehmet Örgen'in resim serüveni, özgürlükten yoksun kalınan ortamlarda -sanatın- hayata tutunabilmenin, teslimiyete karşı direnmenin en etkili araçlarından birine dönüşebileceğini bize etkili bir şekilde gösteriyor."
Mustafa Mutlu; "Okuduğunuz kitap, cezaevinde hayata tutunmak için direnen yürekli bir subayımızın satırlarından ve resimlerinden oluşuyor...
O hem resim yaptı, hem yazdı, hem de çizdiği resimleri “müziklendirdi...”
Okumaya başladığınız bu kitap ilk resmini cezaevinde yapan...
İlk gitarını koğuşta çalan...
Ve “inadına” yaşayan...
İnadına, “oğlunun beklediği güneşi doğurmak için çırpınan...”
Sunay Akın; "Bu kitabın Çanakkale Zaferi'nin 100. yılında yayınlanması da oldukça anlamlıdır. Çünkü sömürgeci işgal güçleri 100 yıl önce savaş gemileriyle Çanakkale'deydiler…
Bu tarihi olayı anımsarken şu soru akıllara gelmez, daha doğrusu getirilmek istenilmez: ''İşgal donanması Çanakkale önlerine gelirken neden Akdeniz ve Ege'de bir tek gemimiz olsun onlara direnç göstermedi, vatanı savunmadı?. Çünkü, Abdülaziz'den güçlü bir donanma devralan 2. Abdülhamit döneminde donanmanın beline ‘balyoz' indirilmiş, denizlerdeki bilgi gücümüz darmadağın edilmişti!
Mehmet Örgen'in kitabını büyük bir duygu ve düşünce fırtınasının ortasında okudum… ve bir kez daha anladım ki, bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir..
Hayatımıza kattığınız bu zenginlik için teşekkürler Sayın Örgen…”