Amaçları kapitalist sömürü düzenine olabildiğince meşruluk kazandırmak elbette. Ama söylediklerinin hepsi tümüyle gerçek dışı ve uydurma da değil. Sol'un geniş bir kesimi ise olup bitenleri yeterince kavramaktan uzak, devrini doldurmuş bazı tezleri ve ayağı ıerden kesilmiş slogantarı tekrarlayıp duruyor. İşçi sınıfını ve emekçileri ikna edemiyor.
Coşkun Adalı'nın bu yeni kitabı, realitedeki değişimteri kavrama ve açıklama çabasının ürünüdür. Salt bir akademik çalışma olmayıp, yeni iktisadi görüngüleri politik ve toplumsal sonuçlarıyta birlikte, sınıfsal programatik bir perspektifle derintemesine inceliyor. Günümüz kapitalizmine ve onun siyasi iradesine ilişkin yalanları doğruları birbirinden ayırarak, neterin özünde aynı kaldığını, nelerin nasıl değiştiğini tespit edip yerli yerine oturtmaya çalışıyor ve bu temelde teorik açilımlara ilişkin tezler sunuyor. İçerdiği değerlendirme, tespit ve önermeler, aynı zamanda, eski tezleri ve sloganları olduğu gibi tekrarlamaktan öteye geçemeyen kimi devrimcilere, Afrika Asya ve Latin Amerika'daki her hareketlenmede anti-emperyalizm arayan popülistlere, kapitalizmin sadece üstyapıdaki bazı tezahürleriyle uğraşan küçük burjuva demokratlarına eleştiri nitetiğindedir. Bu kitabın özü de sözü de, kapitalizmin her türlü sömürü, eşitsizlik ve adeletsizliğin esas kaynağı olarak kaldığını ve -bir toptumsal devrime konu olduğunun unutmamış olanlara, ama onun geçirdiği değişimleri bilimsel bir şekilde çözümlemeden de politik eylem yürütülemeyeceğini arılayanlara hitap ediyor. (Arka kapaktan)
Amaçları kapitalist sömürü düzenine olabildiğince meşruluk kazandırmak elbette. Ama söylediklerinin hepsi tümüyle gerçek dışı ve uydurma da değil. Sol'un geniş bir kesimi ise olup bitenleri yeterince kavramaktan uzak, devrini doldurmuş bazı tezleri ve ayağı ıerden kesilmiş slogantarı tekrarlayıp duruyor. İşçi sınıfını ve emekçileri ikna edemiyor.
Coşkun Adalı'nın bu yeni kitabı, realitedeki değişimteri kavrama ve açıklama çabasının ürünüdür. Salt bir akademik çalışma olmayıp, yeni iktisadi görüngüleri politik ve toplumsal sonuçlarıyta birlikte, sınıfsal programatik bir perspektifle derintemesine inceliyor. Günümüz kapitalizmine ve onun siyasi iradesine ilişkin yalanları doğruları birbirinden ayırarak, neterin özünde aynı kaldığını, nelerin nasıl değiştiğini tespit edip yerli yerine oturtmaya çalışıyor ve bu temelde teorik açilımlara ilişkin tezler sunuyor. İçerdiği değerlendirme, tespit ve önermeler, aynı zamanda, eski tezleri ve sloganları olduğu gibi tekrarlamaktan öteye geçemeyen kimi devrimcilere, Afrika Asya ve Latin Amerika'daki her hareketlenmede anti-emperyalizm arayan popülistlere, kapitalizmin sadece üstyapıdaki bazı tezahürleriyle uğraşan küçük burjuva demokratlarına eleştiri nitetiğindedir. Bu kitabın özü de sözü de, kapitalizmin her türlü sömürü, eşitsizlik ve adeletsizliğin esas kaynağı olarak kaldığını ve -bir toptumsal devrime konu olduğunun unutmamış olanlara, ama onun geçirdiği değişimleri bilimsel bir şekilde çözümlemeden de politik eylem yürütülemeyeceğini arılayanlara hitap ediyor. (Arka kapaktan)