“Ben, otuz yılı aşkın bir süredir basın-yayın sektöründe yer alan biri olarak, bu kitabımda Türkiye'de gazeteciliğin (ve sonra, medyanın) hangi istikamete yöneldiğini, bu yönelişte en keskin dönüşümlerini askeri darbeler ve muhtıralarla gerçekleştirdiği ‘İslamcı' yolculuğunu anlatmaya çalıştım. Aslında birbirlerine hasım gibi görünseler ve sert çatışmalar yaşasalar da iktidara ‘yerleşmiş' İslami sermaye ile cumhuriyetin ‘sadık bekçisi' ordunun hangi kavşakta buluştuklarını, bu buluşma sonucu da ülkenin direksiyonunu ‘medya üzerinden' nasıl Ortadoğu'ya doğru kırdıklarını göstermek istedim. Zaten son yapılan ATV-Sabah ihalesinin sonucu da doğrudan bu tabloyu doğrulamaktadır.” (Arka kapaktan)
“Ben, otuz yılı aşkın bir süredir basın-yayın sektöründe yer alan biri olarak, bu kitabımda Türkiye'de gazeteciliğin (ve sonra, medyanın) hangi istikamete yöneldiğini, bu yönelişte en keskin dönüşümlerini askeri darbeler ve muhtıralarla gerçekleştirdiği ‘İslamcı' yolculuğunu anlatmaya çalıştım. Aslında birbirlerine hasım gibi görünseler ve sert çatışmalar yaşasalar da iktidara ‘yerleşmiş' İslami sermaye ile cumhuriyetin ‘sadık bekçisi' ordunun hangi kavşakta buluştuklarını, bu buluşma sonucu da ülkenin direksiyonunu ‘medya üzerinden' nasıl Ortadoğu'ya doğru kırdıklarını göstermek istedim. Zaten son yapılan ATV-Sabah ihalesinin sonucu da doğrudan bu tabloyu doğrulamaktadır.” (Arka kapaktan)