İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy'de. Fethiye'ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan'ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler.
Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı…
Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından en alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan söz eder: “Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle… Ama havada bir şeyler vardı… Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken… Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz…” diye anlatır. “Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar… Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri… İnsanlar yok, evler ölmüşler…” Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır. (Kitap tanıtımından)
İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy'de. Fethiye'ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan'ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler.
Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı…
Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından en alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan söz eder: “Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle… Ama havada bir şeyler vardı… Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken… Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz…” diye anlatır. “Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar… Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri… İnsanlar yok, evler ölmüşler…” Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır. (Kitap tanıtımından)