#smrgSAHAF Halk Yapı Sanatından Bir: Örnek Kayaköy / Tersane Evleri -

Stok Kodu:
1199097673
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
100 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199097673
483480
Halk Yapı Sanatından Bir: Örnek Kayaköy / Tersane Evleri -
Halk Yapı Sanatından Bir: Örnek Kayaköy / Tersane Evleri - #smrgSAHAF
0.00
Cengiz Bektaş,1959'da şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (DGSA) ve Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdi. Bir süre Almanya'da serbest çalıştı. ODTÜ'de Yapı İşleri Mimarlık Bürosunun şefliğini yapmak üzere Turkiye'ye geldikten sonra kendi atölyesini kurdu. Sadece mimarlıkla değil, edebiyatla da uğraştı, şiirler yazdı. Aralarında Ağahan Mimarlık ödülü dahil, şiirleri ve mimarlık eleştirileri ile TDK, Abdi İpekçi Barış ödülü, Truva Şiir ödülü gibi pek çok ödüller aldı.

İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy'de. Fethiye'ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan'ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler.

Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı…

Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından en alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan söz eder: “Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle… Ama havada bir şeyler vardı… Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken… Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz…” diye anlatır. “Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar… Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri… İnsanlar yok, evler ölmüşler…” Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır. (Kitap tanıtımından)

Cengiz Bektaş,1959'da şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (DGSA) ve Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdi. Bir süre Almanya'da serbest çalıştı. ODTÜ'de Yapı İşleri Mimarlık Bürosunun şefliğini yapmak üzere Turkiye'ye geldikten sonra kendi atölyesini kurdu. Sadece mimarlıkla değil, edebiyatla da uğraştı, şiirler yazdı. Aralarında Ağahan Mimarlık ödülü dahil, şiirleri ve mimarlık eleştirileri ile TDK, Abdi İpekçi Barış ödülü, Truva Şiir ödülü gibi pek çok ödüller aldı.

İlbiz burnu ile Ölüdeniz arasında, Gemile adasının karşısında kıyıdan uzakta, tepenin ardında bir yerleşke, Kayaköy. Kayaköy, ıssız, boş. Boşaltanlar, Rumlar. Yerlerine Müslümanlar yerleştirilmiş. Barınamamışlar Kayaköy'de. Fethiye'ye göçmüşler. Uzun bir süre gerçekten boş kalmış, sessiz kalmış köy. Aralarında Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu bir grup aydın insan, buraları yeniden keşfedip barış köyü olması için kolları sıvamışlar. Suyun öte yakasından Yunanistan'ın aydın insanları ile sempozyumlar, konferanslar düzenlemişler bu yerleşkede. Kayaköyü iki halk arasında, barış-dostluk köyü yapmak istemişler.

Eski evler bir çoğu taş. Çoğu birbirinin aynı, sanki aynı projeden çıkma gibi. Şimdilerde bir çok kaçak yapı, sarmış ortalığı…

Tersane Adası, Fethiye Körfezinin güneye doğru sıralanmış adalarından en alttaki ve en büyüğü. Yazar, denizden Tersane adasına ilk gidişini tanımlarken bir "yürek burukluğu"ndan söz eder: “Hepimiz bir düşe girer gibiydik. Filmlerde olduğu gibi, sis, bulut, şu bu yoktu öyle… Ama havada bir şeyler vardı… Kimse konuşmuyordu. Arada bir soran bakışlarımız karşılıyordu çevreyi tararken… Sezinlediklerimiz, yürek burukluğumuz…” diye anlatır. “Evler, palmiyeler, kıyı boyu duvarlar, teraslar… Ama eksik bir şeyler vardır, belki bacalardan çıkmayan dumanlar, belki sokakların türküleri… İnsanlar yok, evler ölmüşler…” Sonraki gidişlerinde, sokakların, evlerin çizimlerini de yaparlar. Kitapta, dizinin diğer kitaplarında olduğu gibi, evlerden örnekler, detaylı çizimler bulunmaktadır. (Kitap tanıtımından)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat