#smrgKİTABEVİ Halkın Yeşil Yeni Düzeni - 2022

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Polen Ekoloji Kitaplığı
ISBN-10:
6057149718
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199203202
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
303 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Çeviren:
Eser Kömürcü, İbrahim Erkol
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
135,00
Havale/EFT ile: 130,95
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199203202
589451
Halkın Yeşil Yeni Düzeni -        2022
Halkın Yeşil Yeni Düzeni - 2022 #smrgKİTABEVİ
135.00
“Tartışmasız Yeşil Yeni Düzen hakkında şimdiye kadarki en iyi kitap. Cesur, gözüpek, güçlendirici. Ajl, kökleri küresel adalet ilkelerine dayanan ekososyalist bir geçiş tasavvur ediyor." - Jason Hickel, Less is More kitabı yazarı

“Ajl, bize akademik anlamda derinleşmiş ama aynı zamanda canlılığı yüksek bir yetkinlikle rehberlik ediyor. Türümüzün iklim kıyametinde hayatta kalması için neyin gerekli olacağını gerçekten öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyun. İnsanlığın kendi kaderini hangi yollarla kazanabileceğini o zaman öğrenmiş olacaksınız.” - Rob Wallace, Dead Epidemiologists: On the Origins of COVID-19 kitabı yazarı

“Yeşil Yeni Düzenin sınırlarını ve onun Yeşil Kapitalizmi rasyonel bir çerçeveye oturtmak ve kapitalist sistem içindeki ilerleyişinin yolunu temizlemek için nasıl bir araç olarak kullanıldığını anlamak isteyen herkes bu eleştirel çalışmayı okumalı.” - Kali Akuno, Jackson Kooperatifi İcra Direktörü

“Nasıl ki iklim değişikliğinden çıkış yolu satın alamazsanız, kişisel tercihlerinize uygun bir ‘Yeşil Yeni Düzen' markası da seçemezsiniz diye iddia ediyor Ajl. İkisi de gerçek alternatifler değil. Anti-emperyalizm ve anti-kapitalizm zamanı geçmiş projeler değil. Güney'de ve iklim hareketlerinin tam merkezinde oldukça canlılar. Kuzey'deki sol iklim hareketlerine onların örneklerini takip ederek ve yanı sıra bu eleştirel çalışmayı okuyarak daha iyi katkıda bulunulabilir.” - Nick Estes, Our History Is the Future: Standing Rock Versus the Dakota Access Pipeline, and the Long Tradition of Indigenous Resistance kitabı yazarı

Kapitalizmin dünya üzerindeki yıkımı gittikçe daha da ağırlaşıyor ve bu yıkım gezegenin kendini yenileme kapasitesini artan ölçüde aşıyor. Bilim insanlarının "kırmızı alarm" çağrılarına, şirketler ve onların kolektif aygıtı devletler, çılgınca hal alan meta üretimini sürdürmek adına dünyanın kutuplarında, okyanusların derinlerinde, hatta uzayda yeni fosil yakıtlar, nadir elementler için kıyasıya rekabete girerek yanıt veriyorlar. Savaşlar çıkarıyorlar. En "makulünden" hâlihazırda fosil yakıtlarla dönen kapitalizmin çarklarını yenilenebilir enerjiyle daha "sürdürülebilir" şekilde çevirmeyi hayal eden, geri dönüşüm martavalları anlatan ve devlet tarafından destekli nükleer santraller gibi çözüm önerilerinin öne çıktığı farklı tonlardan popüler Yeşil Yeni Düzen (YYD) sesleri yükseliyor Kuzey ülkelerinden.

YYD'ler görünüşte sadece "kükreyen içten yanmalı motorlar için basit bir lityum pil takası veya kömür yakıtlı enerji santralleri yerine yel değirmenleri tahayyülü" satmazlar. YYD'ler Marks'ın ifade ettiği şekliyle bölüşümün nasıl "yönetileceği" üzerine oluşturulmuş gündemlerdir: Hâlihazırda büyük gelir adaletsizliklerinin, emeğin ve doğanın sömürüsünün sürdürülebilirliğinin yönetimi.

Tunus asıllı Marksist Max Ajl, dünyanın mevcut halinden sorumlu, başta ABD olmak üzere emperyalist kapitalist ülkelerde geliştirilen bu yönetim modeli olan YYD tartışmasını etraflıca ele alıyor. Çünkü ABD'nin siyasi anlamda yaptığı veya yapmadığı her şey çok büyük oranda tüm dünyayı derinden etkilemekte ve eşitsizliği fazlasıyla derinleştirmekte. Kısaca, Yemenli küçük toprak sahiplerinin üzerine gökten yağdırılan ateşlere dönen petrodolardan, askerden arındırma kararına ve salım hızlarına kadar her şeyi. Ajl, bu nedenle Kuzey merkezli YYD tartışmalara Güney merkezli bir eleştiri ve karşı bir program geliştiriyor.

Türkiye, bu emperyalist kapitalist sistemdeki küresel işbölümüne bağlı olarak, uzun zamandır her karış toprağı şirketlerin emek ve doğa düşmanı faaliyetleri ile yağmalanıyor. "Gelişmekte olan ülke"lerin sanayileşme, kentleşme politikalarına bağlı olarak ormanlar, tarım alanları, meralar, nehirler, parklar, bahçeler, göller, kıyılar inşaat, enerji, maden, turizm "yatırımları" ile yok ediliyor. Üstelik bu yatırımların bir kısmı da "yenilenebilir" (biyogaz, HES, RES vb.) enerji adına yapılıyor.

Max Ajl'ın, bu çalışması, Türkiye'deki ekoloji mücadeleleri açısından da son derece ufuk açıyor. "Kalkınmak" ve "gelişmek" için emperyalist kapitalist merkezlerin önerdiğinden farklı yollar öneriyor. Başka türlü bir dünya yaratmak için bize yol gösterecek ekolojik bir sosyalizmin ilkelerini tartışıyor.

“Tartışmasız Yeşil Yeni Düzen hakkında şimdiye kadarki en iyi kitap. Cesur, gözüpek, güçlendirici. Ajl, kökleri küresel adalet ilkelerine dayanan ekososyalist bir geçiş tasavvur ediyor." - Jason Hickel, Less is More kitabı yazarı

“Ajl, bize akademik anlamda derinleşmiş ama aynı zamanda canlılığı yüksek bir yetkinlikle rehberlik ediyor. Türümüzün iklim kıyametinde hayatta kalması için neyin gerekli olacağını gerçekten öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyun. İnsanlığın kendi kaderini hangi yollarla kazanabileceğini o zaman öğrenmiş olacaksınız.” - Rob Wallace, Dead Epidemiologists: On the Origins of COVID-19 kitabı yazarı

“Yeşil Yeni Düzenin sınırlarını ve onun Yeşil Kapitalizmi rasyonel bir çerçeveye oturtmak ve kapitalist sistem içindeki ilerleyişinin yolunu temizlemek için nasıl bir araç olarak kullanıldığını anlamak isteyen herkes bu eleştirel çalışmayı okumalı.” - Kali Akuno, Jackson Kooperatifi İcra Direktörü

“Nasıl ki iklim değişikliğinden çıkış yolu satın alamazsanız, kişisel tercihlerinize uygun bir ‘Yeşil Yeni Düzen' markası da seçemezsiniz diye iddia ediyor Ajl. İkisi de gerçek alternatifler değil. Anti-emperyalizm ve anti-kapitalizm zamanı geçmiş projeler değil. Güney'de ve iklim hareketlerinin tam merkezinde oldukça canlılar. Kuzey'deki sol iklim hareketlerine onların örneklerini takip ederek ve yanı sıra bu eleştirel çalışmayı okuyarak daha iyi katkıda bulunulabilir.” - Nick Estes, Our History Is the Future: Standing Rock Versus the Dakota Access Pipeline, and the Long Tradition of Indigenous Resistance kitabı yazarı

Kapitalizmin dünya üzerindeki yıkımı gittikçe daha da ağırlaşıyor ve bu yıkım gezegenin kendini yenileme kapasitesini artan ölçüde aşıyor. Bilim insanlarının "kırmızı alarm" çağrılarına, şirketler ve onların kolektif aygıtı devletler, çılgınca hal alan meta üretimini sürdürmek adına dünyanın kutuplarında, okyanusların derinlerinde, hatta uzayda yeni fosil yakıtlar, nadir elementler için kıyasıya rekabete girerek yanıt veriyorlar. Savaşlar çıkarıyorlar. En "makulünden" hâlihazırda fosil yakıtlarla dönen kapitalizmin çarklarını yenilenebilir enerjiyle daha "sürdürülebilir" şekilde çevirmeyi hayal eden, geri dönüşüm martavalları anlatan ve devlet tarafından destekli nükleer santraller gibi çözüm önerilerinin öne çıktığı farklı tonlardan popüler Yeşil Yeni Düzen (YYD) sesleri yükseliyor Kuzey ülkelerinden.

YYD'ler görünüşte sadece "kükreyen içten yanmalı motorlar için basit bir lityum pil takası veya kömür yakıtlı enerji santralleri yerine yel değirmenleri tahayyülü" satmazlar. YYD'ler Marks'ın ifade ettiği şekliyle bölüşümün nasıl "yönetileceği" üzerine oluşturulmuş gündemlerdir: Hâlihazırda büyük gelir adaletsizliklerinin, emeğin ve doğanın sömürüsünün sürdürülebilirliğinin yönetimi.

Tunus asıllı Marksist Max Ajl, dünyanın mevcut halinden sorumlu, başta ABD olmak üzere emperyalist kapitalist ülkelerde geliştirilen bu yönetim modeli olan YYD tartışmasını etraflıca ele alıyor. Çünkü ABD'nin siyasi anlamda yaptığı veya yapmadığı her şey çok büyük oranda tüm dünyayı derinden etkilemekte ve eşitsizliği fazlasıyla derinleştirmekte. Kısaca, Yemenli küçük toprak sahiplerinin üzerine gökten yağdırılan ateşlere dönen petrodolardan, askerden arındırma kararına ve salım hızlarına kadar her şeyi. Ajl, bu nedenle Kuzey merkezli YYD tartışmalara Güney merkezli bir eleştiri ve karşı bir program geliştiriyor.

Türkiye, bu emperyalist kapitalist sistemdeki küresel işbölümüne bağlı olarak, uzun zamandır her karış toprağı şirketlerin emek ve doğa düşmanı faaliyetleri ile yağmalanıyor. "Gelişmekte olan ülke"lerin sanayileşme, kentleşme politikalarına bağlı olarak ormanlar, tarım alanları, meralar, nehirler, parklar, bahçeler, göller, kıyılar inşaat, enerji, maden, turizm "yatırımları" ile yok ediliyor. Üstelik bu yatırımların bir kısmı da "yenilenebilir" (biyogaz, HES, RES vb.) enerji adına yapılıyor.

Max Ajl'ın, bu çalışması, Türkiye'deki ekoloji mücadeleleri açısından da son derece ufuk açıyor. "Kalkınmak" ve "gelişmek" için emperyalist kapitalist merkezlerin önerdiğinden farklı yollar öneriyor. Başka türlü bir dünya yaratmak için bize yol gösterecek ekolojik bir sosyalizmin ilkelerini tartışıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat