İnsanlığın varlığıyla başlayan iletişim, yine insanların bir arada yaşamalarını kolaylaştırmak adına birtakım düzenlemelerin yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu anlamada iletişimin bir uzantısı gibi algılansa da aslında kurum/kuruluş/işletmeler bağlamında faaliyetlerin disipline edilmesinde oldukça önemli bir yer tutan halkla ilişkiler kavramının değeri her geçen gün daha da iyi anlaşılmaktadır. Tıpkı Freud'un ifade ettiği gibi kurum/kuruluş/işletmelerin ilişkili oldukları paydaşları için yaptıkları unutulabilir. Ancak yine aynı paydaşlarla kurdukları iletişim ve onlara kendilerini özel ve önemli hissettirmeleri için başvurdukları halkla ilişkiler faaliyetleri, akılda kalıcı olması bakımından değerlidir. İşte tam da bu noktada kurum/kuruluş/işletmelerin varlık gösterdikleri alanda sürdürülebilir ilişkiler geliştirebilmeleri ve başarılı halkla ilişkiler faaliyetleri gerçekleştirebilmeleri için kendilerinden “halkla ilişkiler” kavramanı içselleştirmeleri beklenmektedir. Bu bağlamda çok basit bir kavrammış gibi görülse de derinlikli bir disiplin olan halkla ilişkilere ait felsefenin anlaşılması kurum/kuruluş/işletmeler için hayati değer taşımaktadır.
Bilimsel anlamda geçmişi yüzyıllar öncesine dayanmasa da hızlı bir ivme kazanan halkla ilişkiler, geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu kitapta da adı geçen kavrama ait tanımlamaların yapılmasından dünyada ve Türkiye'deki gelişim sürecine, kavrama ait modellerden kavramın ilişkili olduğu diğer kavramlara, örgütsel yapısından hedef kitlesine, kullanılan ortam ve araçlardan mesleğin uygulanışına, örgütsel türlerinden etik yaklaşımına kadar pek çok başlık ilgili kavramla ilişkilendirilerek anlatılmaya çalışılmıştır.