“Bir kere bile dönüp baksaydın yüzüme... Bir kere bile dönüp bakmadın. Manasız mavi ışıltılı saçları okşadığını gördüm – hatta öptüğünü mü bile? Ne yapabilirdim? Fırlayıp zorla çekse miydim o saçları göğsünden? İnsan durduğu yerde büyük bir yükseklikten büyük bir hızla boşluğa düştüğü duygusuna kapılır ya... Biraz daha durursa yere güm diye çakılacağından, paramparça olacağından korkar ya... O anda söylenecek herhangi bir söz var mıydı?”
“Bir kere bile dönüp baksaydın yüzüme... Bir kere bile dönüp bakmadın. Manasız mavi ışıltılı saçları okşadığını gördüm – hatta öptüğünü mü bile? Ne yapabilirdim? Fırlayıp zorla çekse miydim o saçları göğsünden? İnsan durduğu yerde büyük bir yükseklikten büyük bir hızla boşluğa düştüğü duygusuna kapılır ya... Biraz daha durursa yere güm diye çakılacağından, paramparça olacağından korkar ya... O anda söylenecek herhangi bir söz var mıydı?”