Paşanın, yetiştiği devrin tabii geregi olarak, üslubu bugünkü yazı tarızımızdan hayli farklı olmasına rağmen, edebiyatta hikaye edilmesi sanatı olarak nitelendirilen tahkiye sanatı bakımından son derece başarılı olduğu kadıar olayların anlatılışı da form bakımından edebi bir karakter taşımaktadır. Eski kitabet veya tahrir alışkanlığı ile cümleler çok sağlam ve mazbut olmasına rağmen çok uzun ve çeşitli bağlarla birbirine eklendiğinden okuyucu adeta nefes darlığına uğramaktadır. Bu durumu, günümüzde uygulanmakta olan kompozisyon kurallarına adapte etmekte oldukça zorluk çektimi itiraf etmeliyim.
Türk toplumunun yakın zamanda marus kaldığı büyük sarsıntıları, imparatorluğun yıkılışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu gibi büyük olayları kapsayan hatıralar şüphesiz bu devre ait birçok önemli olaylara ışık tutmaktadır. Bunlar arasında Trablusgarp Savaşına katılan subayların kimlikleriyle buraya gelişleri ve buradaki tutumları, 31 Mart olayı ile ilgili olarak tarihimizde ‘Yıldız Yağması' adıyla anılan Yıldız Sarayının işgali, bu olay hakkında Damat Ferit Hükümetinin yaptırdığı soruşturma, Antep savaşları hakkında bugüne kadar gereği şekilde açıklanmamış hususların aydınlatılması, İstanbul'un işgal kuvvetlerinden teslim alınması ve ondan daha önemli olarak Milli Mücadeleye çeşitli sebeplerle katılmamış veya katılamamış olan askeri şahsiyetler hakkında neler düşünüldüğü, son halife Abdülmecit Efendi hakkında Ankara Hükümetinin o sıradaki tutum, davranış ve düşünceleri gibi milli tarihimiz için çok önemli ve henüz açıklığa kavuşmamış hususlar tam bir objektiflik içinde anlatılmakta olduğu gibi Milli Mücadele sonunda Atatürk'le arkadaşları arasında meydana gelen anlaşmazlıklarda ne gibi faktörlerin amil olduğu açık, hissi duygulardan uzak tam bir tarafsızlık içinde açıklığa kavuşmaktadır.” Enhver Koray
Paşanın, yetiştiği devrin tabii geregi olarak, üslubu bugünkü yazı tarızımızdan hayli farklı olmasına rağmen, edebiyatta hikaye edilmesi sanatı olarak nitelendirilen tahkiye sanatı bakımından son derece başarılı olduğu kadıar olayların anlatılışı da form bakımından edebi bir karakter taşımaktadır. Eski kitabet veya tahrir alışkanlığı ile cümleler çok sağlam ve mazbut olmasına rağmen çok uzun ve çeşitli bağlarla birbirine eklendiğinden okuyucu adeta nefes darlığına uğramaktadır. Bu durumu, günümüzde uygulanmakta olan kompozisyon kurallarına adapte etmekte oldukça zorluk çektimi itiraf etmeliyim.
Türk toplumunun yakın zamanda marus kaldığı büyük sarsıntıları, imparatorluğun yıkılışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu gibi büyük olayları kapsayan hatıralar şüphesiz bu devre ait birçok önemli olaylara ışık tutmaktadır. Bunlar arasında Trablusgarp Savaşına katılan subayların kimlikleriyle buraya gelişleri ve buradaki tutumları, 31 Mart olayı ile ilgili olarak tarihimizde ‘Yıldız Yağması' adıyla anılan Yıldız Sarayının işgali, bu olay hakkında Damat Ferit Hükümetinin yaptırdığı soruşturma, Antep savaşları hakkında bugüne kadar gereği şekilde açıklanmamış hususların aydınlatılması, İstanbul'un işgal kuvvetlerinden teslim alınması ve ondan daha önemli olarak Milli Mücadeleye çeşitli sebeplerle katılmamış veya katılamamış olan askeri şahsiyetler hakkında neler düşünüldüğü, son halife Abdülmecit Efendi hakkında Ankara Hükümetinin o sıradaki tutum, davranış ve düşünceleri gibi milli tarihimiz için çok önemli ve henüz açıklığa kavuşmamış hususlar tam bir objektiflik içinde anlatılmakta olduğu gibi Milli Mücadele sonunda Atatürk'le arkadaşları arasında meydana gelen anlaşmazlıklarda ne gibi faktörlerin amil olduğu açık, hissi duygulardan uzak tam bir tarafsızlık içinde açıklığa kavuşmaktadır.” Enhver Koray