Araştırmamızın hareket noktasını öncelikle bu soru teşkil etmiştir. Sonra çeviri eserlerle ortaya konulan kadın tiplerinin Türk tiyatrosuna kazandırdığı bakış tarzını tespite çalıştık. Çünkü şimdiye kadar Batı tiyatrosundaki kadın tiplerinin ve meselelerinin tiyatro eserlerimize ne şekilde yansıdığı üzerinde yapılmış bir araştırma bulunmamaktadır. Halbuki XIX. yüzyılda Batı'da ortaya çıkan yeni tiyatro yazarları, yeni fikirler ve akımların etkisiyle tiyatroya damgasını vuran büyük eserler vücuda getirmişlerdir. Biz, eserleri Türkçe'ye en çok çevrilmiş olan ve kadın meselesini eserlerinde ön planda işleyen bu ünlü yazarların kadın tiplerini ele alışlarını inceledik. Aslında bu piyeslerdeki sosyal değişme ile kadın konusu ve bunun edebî eserlere aksi, sosyolojik verilerin dayandığı araştırmalara da ihtiyaç göstermektedir. Çünkü bugünkü Türk tiyatrosunda kadın tipleri incelendiğinde; kadının sadece cemiyetimizdeki değişen problemlerinin ve rollerinin anlatılmadığı; arkasında Dünya tiyatrosunun bazı yazarlarının zihinlerindeki kadın imajlarından da izler taşıdığı muhakkaktır. Tabii kadının sadece tiyatro çevresinde değil bizzat Batı modelleri ile kendi geleceğini sağlaması ve cemiyetteki yerini araması da bunda rol oynamıştır. Bunu sadece edebiyata bağlamamak lâzımdır. Kadın konusunun her sahada incelenmeye başlanması tiyatro edebiyatı açısından da konunun ele alınmasını gerektirmiştir. Erkeğe göre kendini şekillendiren kadın, bu değişim sürecinde ister istemez erkeğini de belli kalıplara sokuyor. Yazarların ele aldığı bu tipler şüphesiz dünya toplumunun bütün değişikliklerini de aksettirmektedir.
Biz bu çalışmaya başlarken Türkçe'ye çevrilen yazarları ve piyeslerini tespit etmek için mevcut tiyatro bibliyografyalarına müracaat ettik. Araştırmamızın sonunda gördük ki 1859-1973 yılları arasında mükerrer çevirilerin dışında tercüme piyeslerin toplam miktarı 1500 adedi bulmaktadır. Tercüme piyeslerin yanı sıra Türk tiyatro eserlerinin sayısının da bir o kadar olması konuyu derinliğine ve tamamını kapsayacak şekilde ele almamızı imkânsız kıldı. Bu yüzden biz, kadın meselesi ve karakter çeşitlenmesinin XIX. yüzyıldan sonra başlaması münasebetiyle incelememize bu yüzyıldan sonraki önemli yazarları esas aldık. Ele aldığımız yazarların 1973 yılından sonra yapılan çevirilerini de çalışmamıza dahil ettik. (Önsözden)
Araştırmamızın hareket noktasını öncelikle bu soru teşkil etmiştir. Sonra çeviri eserlerle ortaya konulan kadın tiplerinin Türk tiyatrosuna kazandırdığı bakış tarzını tespite çalıştık. Çünkü şimdiye kadar Batı tiyatrosundaki kadın tiplerinin ve meselelerinin tiyatro eserlerimize ne şekilde yansıdığı üzerinde yapılmış bir araştırma bulunmamaktadır. Halbuki XIX. yüzyılda Batı'da ortaya çıkan yeni tiyatro yazarları, yeni fikirler ve akımların etkisiyle tiyatroya damgasını vuran büyük eserler vücuda getirmişlerdir. Biz, eserleri Türkçe'ye en çok çevrilmiş olan ve kadın meselesini eserlerinde ön planda işleyen bu ünlü yazarların kadın tiplerini ele alışlarını inceledik. Aslında bu piyeslerdeki sosyal değişme ile kadın konusu ve bunun edebî eserlere aksi, sosyolojik verilerin dayandığı araştırmalara da ihtiyaç göstermektedir. Çünkü bugünkü Türk tiyatrosunda kadın tipleri incelendiğinde; kadının sadece cemiyetimizdeki değişen problemlerinin ve rollerinin anlatılmadığı; arkasında Dünya tiyatrosunun bazı yazarlarının zihinlerindeki kadın imajlarından da izler taşıdığı muhakkaktır. Tabii kadının sadece tiyatro çevresinde değil bizzat Batı modelleri ile kendi geleceğini sağlaması ve cemiyetteki yerini araması da bunda rol oynamıştır. Bunu sadece edebiyata bağlamamak lâzımdır. Kadın konusunun her sahada incelenmeye başlanması tiyatro edebiyatı açısından da konunun ele alınmasını gerektirmiştir. Erkeğe göre kendini şekillendiren kadın, bu değişim sürecinde ister istemez erkeğini de belli kalıplara sokuyor. Yazarların ele aldığı bu tipler şüphesiz dünya toplumunun bütün değişikliklerini de aksettirmektedir.
Biz bu çalışmaya başlarken Türkçe'ye çevrilen yazarları ve piyeslerini tespit etmek için mevcut tiyatro bibliyografyalarına müracaat ettik. Araştırmamızın sonunda gördük ki 1859-1973 yılları arasında mükerrer çevirilerin dışında tercüme piyeslerin toplam miktarı 1500 adedi bulmaktadır. Tercüme piyeslerin yanı sıra Türk tiyatro eserlerinin sayısının da bir o kadar olması konuyu derinliğine ve tamamını kapsayacak şekilde ele almamızı imkânsız kıldı. Bu yüzden biz, kadın meselesi ve karakter çeşitlenmesinin XIX. yüzyıldan sonra başlaması münasebetiyle incelememize bu yüzyıldan sonraki önemli yazarları esas aldık. Ele aldığımız yazarların 1973 yılından sonra yapılan çevirilerini de çalışmamıza dahil ettik. (Önsözden)