Hayriyye-i Nabi, didaktik, fikri, ahlaki mesnevi türünün Eski Türk edebiyatındaki belli başlı örnek eserlerinden biri olup Osmanlı devletinin hemen hemen her köşesinde yaygın bir okunma alanı bulmuştur. Yurdumuzun birçok il ve ilçelerindeki kütüphanelerde bulunan yazma nüshaları bu eserin kazandığı şöhretin bir ifadesidir. Orjinal Adı Hayri-name olan bu mesnevi Hayriyye adıyla tanınmıştır.
Yazıldığı günden Tanzimat dönemine kadar büyük bir takdirle karşılanan Hayriyye, dört kez eski harflerle bastırılmıştı. Bulak 1257, İstanbul 1292 (bu iki baskı Nabi Divan'ı ile birliktedir.) Matbaa-i Ebuziya 1307 ve Paris 1857. Hayriyye'nin Paris baskısı 1989 yılında yeni harflere çevrilerek yayınlanmıştır.
Bir öğüt kitabı olan Hayriyye Eski Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.Eser bir Osmanlı aydınının çağına tuttuğu ayna niteliğindedir. Uzun bir hayat süren şairin edindiği tecrübe ve yaptığı gözlemlerin sonunda ortaya çıkmış olan bu eser, içerdiği sosyal eleştiri bakımından ayrı bir önem taşır.
Nabi, bu eserini, oğlu Ebulhayr Mehmed Çelebi için kaleme almış olmakla birlikte, onun şahsında çağının gençlerine bir rehber, devlet yöneticilerine de bir uyarı olarak yazmıştır. Eserin tamamına eleştirel bir bakış açısı hakimdir. Nabi, devletin kurumlarını ince tahlil ve tenkitlere tabi tutarak bazı çözüm yolları önermiş, bir aydın olarak toplumuna karşı görevini yapmıştır.
Devlet yönetiminde etkin bir yeri olan her kurum, şairin eleştirilerinden nasibini almış: ayrıca taşra ve İstanbul insanı karşılaştırılarak sosyolojik tahlillere de yer verilmiştir. Şair, Osmanlı devletindeki memurların, yöneticilerin ve sıradan insanların ilişkileini keskin bir zeka eseri olan mısralarıyla eleştirmiştir. 1660 beyit olan Hayriyye, dil ve üslup bakımından da döneminin başarılı mesnevilerinden olup nazirelerinden bu yönüyle üstün bir özelliğe sahiptir.
Hayriyye-i Nabi, didaktik, fikri, ahlaki mesnevi türünün Eski Türk edebiyatındaki belli başlı örnek eserlerinden biri olup Osmanlı devletinin hemen hemen her köşesinde yaygın bir okunma alanı bulmuştur. Yurdumuzun birçok il ve ilçelerindeki kütüphanelerde bulunan yazma nüshaları bu eserin kazandığı şöhretin bir ifadesidir. Orjinal Adı Hayri-name olan bu mesnevi Hayriyye adıyla tanınmıştır.
Yazıldığı günden Tanzimat dönemine kadar büyük bir takdirle karşılanan Hayriyye, dört kez eski harflerle bastırılmıştı. Bulak 1257, İstanbul 1292 (bu iki baskı Nabi Divan'ı ile birliktedir.) Matbaa-i Ebuziya 1307 ve Paris 1857. Hayriyye'nin Paris baskısı 1989 yılında yeni harflere çevrilerek yayınlanmıştır.
Bir öğüt kitabı olan Hayriyye Eski Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.Eser bir Osmanlı aydınının çağına tuttuğu ayna niteliğindedir. Uzun bir hayat süren şairin edindiği tecrübe ve yaptığı gözlemlerin sonunda ortaya çıkmış olan bu eser, içerdiği sosyal eleştiri bakımından ayrı bir önem taşır.
Nabi, bu eserini, oğlu Ebulhayr Mehmed Çelebi için kaleme almış olmakla birlikte, onun şahsında çağının gençlerine bir rehber, devlet yöneticilerine de bir uyarı olarak yazmıştır. Eserin tamamına eleştirel bir bakış açısı hakimdir. Nabi, devletin kurumlarını ince tahlil ve tenkitlere tabi tutarak bazı çözüm yolları önermiş, bir aydın olarak toplumuna karşı görevini yapmıştır.
Devlet yönetiminde etkin bir yeri olan her kurum, şairin eleştirilerinden nasibini almış: ayrıca taşra ve İstanbul insanı karşılaştırılarak sosyolojik tahlillere de yer verilmiştir. Şair, Osmanlı devletindeki memurların, yöneticilerin ve sıradan insanların ilişkileini keskin bir zeka eseri olan mısralarıyla eleştirmiştir. 1660 beyit olan Hayriyye, dil ve üslup bakımından da döneminin başarılı mesnevilerinden olup nazirelerinden bu yönüyle üstün bir özelliğe sahiptir.